İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Kent Konseyi Gençlik Meclisi Üyeleri'nin sorularını yanıtladı. Türkiye'de kutuplaştırıcı bir dilin hakim olduğuna işaret eden Akşener, "Gençlere 'süfli' biz kadınlara 'sürtük' deniyor. Bu ne biliyor musunuz; 'Ben bu ülkenin babasıyım. Siz de lüzumsuz-hayırsız evlatsınız.' Bahsettiğim bir kişi değil. Bu bir sistem." dedi. Akşener, "Bu sistemi değiştiremezsek hukukun üstünlüğünden, yargının bağımsızlığından bahsedemeyiz. Bu seçimi sizin için almak durumundayız" şeklinde konuştu. İYİ Parti Lideri, gençliğindeki fırsat eşitliğinin şimdiki gençlere sağlanamamasından dolayı da özür diledi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Kent Konseyi’nde düzenlenen programda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la birlikte Ankara Kent Konseyi Gençlik Meclisi Üyeleri'nin sorularını yanıtladı.
Türkiye'de kutuplaştırıcı bir dilin hakim olduğuna işaret eden Akşener, "Gençlere 'süfli' biz kadınlara 'sürtük' deniyor. Bu ne biliyor musunuz; 'Ben bu ülkenin babasıyım. Siz de benim için lüzumsuz-hayırsız evlatsınız.' Bahsettiğim bir kişi değil. Bu bir sistem. Ben kendine dürüstlük konusunda kendine çok güvenen bir insanım. Bana çok hakaret edilmiştir, hırsız diye bilen olmamıştır. Beni oturtun kafayı yerim. Sayın Mansur Yavaş'ı somut hizmetleriyle tanıyorsunuz. Sosyal belediyeciliği, sosyal devleti somut olarak hepinize gösteriyor. O da yer. Mesele Sayın Erdoğan falan değil. Bu sistemi değiştiremezseniz, değiştiremezsek; bir daha hukukun üstünlüğünden, yargının bağımsızlığından, yargının tarafsızlığından, liyakatin lazım geldiğinden, şeffaflıktan, hesap verilebilirlikten, kayırmacılığın ortadan kalkmasından bahsedemeyiz. Parlamenter sisteme geçişle ilgili bir daha bir cümle kuramayız. O nedenle bu seçimi sizin için almak durumundayız" dedi.
“ ‘Evet efendim sepet efendim’ demedik”
"Seçimi alabilmek için çeşitli organizasyonlar yaptık. Farklı görüşteki pek çok siyasi parti bir araya geldi.” diyen Akşener, “Elbette zaman zaman o müzakere masasında kazanmaya yönelik fikir ayrılıkları oldu ve orta noktalarda buluşup; 'evet efendim sepet efendim' demeden gittik. 'Evet efendim sepet efendim' demiş olsaydık, bireysel üç kağıtlar devreye girerdi, bireysel çıkarlar devreye girerdi. Halbuki gençlerse gençler, emeklilerse emekliler, öğrencilerse öğrenciler; gerçekten kayırmacılığın ortadan kalkmasını istiyorsanız bu sistemi değiştirmek zorundayız." şeklinde konuştu.
Gençlerden özür diledi
Gençlerden ayrı ayrı özür dileyen Akşener, "Tam karşımda Durmuş Yılmaz oturuyor. O bir köyde doğmuş, ben bir köyde doğmuşum. Ben 1956 doğumluyum. 1947 doğumlu da Sayın Durmuş Yılmaz. O, bundan yıllar önce Uşak'ın bir köyünde ilkokulu bitiriyor. Ondan sonra muhtemelen bir öğretmen elinden tutmuştur. Sonra okuyor, okuyor. Sonra bu devletten burs kazanıyor, şahıstan değil. İngiltere'ye gidiyor ve orada okuyor. Sayın Durmuş Yılmaz, bu ülkenin Merkez Bankası başkanı oluyor. Bu ne biliyor musunuz? Bu, Cumhuriyet'in bizim gibilere eğitim yoluyla sağladığı fırsat eşitliği. Ben de aynı yoldan geçmiş, ömrü hayatı devlet burslarıyla sınav kazanarak geçmiş, şimdi karşınızda hem de bir kadın olarak, grubu olan bir siyasi partinin genel başkanı olarak oturuyorum. Bu, Cumhuriyet'in eğitim yoluyla bizim gibilere sağladığı fırsat eşitliğidir. Oğlum biz size bunu bırakamıyoruz. Ben her birinizden ayrı ayrı özür diliyorum. Dolayısıyla siz bize ne deseniz haklısınız ama samimiyetle söylüyorum; bu seçimde öncelikle gidip oy kullanın. Bu seçimde bu sistemi değiştiremezsek özürler de yetmez." ifadelerini kullandı.