İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "İYİ Parti iktidarında Avrupa Birliği’yle olan ilişkilerimizi, memleketimizin geleceğine odaklı, millî menfaatlerimize odaklı, milletimizin taleplerine odaklı bir dış politika ekseninde geliştireceğiz." diyen Akşener, "Bu doğrultuda temel önceliğimiz; ülkemizin, başta Avrupa Birliği olmak üzere, ortak değer ve menfaatler çerçevesinde şekillenen, mevcut ittifaklarını koruyup, geliştirmek ve bu ölçütler üzerinden şekillenen daha kalıcı ve sahici ittifaklara dahil olmasını sağlamak olacak." dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisininn TBMM grup toplantısında konuştu.
"Seçimleri kazanabilecekleri, ideal bir tarih arayışına girdiler"
Geceleri uyutmayan dertlerimizin, biteceği günlere, bir hafta daha yaklaştıklarını belirten Akşener, "Kaygıyla değil, umutla uyanacağımız sabahlara, bir hafta daha yaklaştık. Memleketimizi saran, kasvetli havanın, yerini, bayram coşkusuna bırakmasına, bir hafta daha yaklaştık. Düşüncelerimizi, önemsemeyen, Tercihlerimizi, kabullenmeyen, Değerlerimize, düşmanlık eden, bir garip siyaset anlayışının sonuna, bir hafta daha yaklaştık. Ez cümle; Sayın Erdoğan ve beceriksiz yönetimine, sandıkta elveda diyeceğimiz, o kutlu güne, bir hafta daha yaklaştık. Evet. Şunun şurasında, seçimlere 5 ay kaldı. Yalnız, seçim tarihi yaklaştıkça, iktidar da, seçimleri erkene almak için, adeta çırpınmaya başladı… Seçimleri kazanabilecekleri, ideal bir tarih arayışına girdiler. Son günlerde, işi gücü bıraktılar, bununla uğraşıyorlar. Mikrofonu önünde bulan, her Ak Partili, başka bir yorumda bulunuyor. Hatta en son, güzelim Haziran ayına bile, çamur atmaya başladılar. Neymiş efendim? Haziran ayı sıcak oluyormuş… Neymiş efendim? Haziran ayında sınavlar varmış… Arkadaş! 2018’de, erken seçim kararı aldığınızda, Haziran ayı, pek bir güzeldi de, şimdi birden sıcak mı oldu? 2018’de, üniversite sınavlarının olduğu gün için, seçim kararı aldığınızda, öğrenciler, umurunuzda değildi de, bu sene mi, birden aklınıza geldi?" ifadelerini kullandı.
"Sayın Erdoğan ve arkadaşları tarafından, beceriksizce yönetilen bir ülkenin, Avrupa Birliği üyesi olması mümkün değil"
Avrupa’da, düşmanımız olduğu kadar, dostlarımız da var. Türkiye’nin dostluğunun, değerini bilmeyen, akılsızlar olduğu gibi, Türkiye’nin AB üyeliğinin, her iki taraf için de, kazançlı olduğunu görebilecek kadar, akıllı ve vizyon sahibi insanlar da var. Biz Türkiye’nin, batı ve doğu arasında uyumu sağlayacak, en önemli denge olacağına inanıyoruz. Ancak maalesef, bugünkü iktidar; Türkiye’yi, bu özgün ve stratejik konumundan, tamamıyla uzaklaştırdı. Son 20 yılda yaşadıklarımızın tecrübesiyle, sabittir ki; Sayın Erdoğan ve arkadaşları tarafından, beceriksizce yönetilen bir ülkenin, Avrupa Birliği üyesi olması mümkün değil. Avrupa Birliği ile ilişkiler, ülkemiz için her zaman; tüm iktidarların sürdürdüğü, stratejik bir devlet politikası oldu. Hatta Ak Parti de, iktidarının ilk yıllarında, bu devlet politikasını sürdürmeye çalıştı. Ancak hemen her konuda olduğu gibi, bu konuda da, çırak çıkmayı başardılar. Çünkü, Sayın Erdoğan ve iktidarları; Türkiye için, hukuki ve demokratik adımları içeren, Avrupa Birliği normlarını, kişisel hesapları için kullandılar. Vesayeti yıkma bahanesiyle, sığındıkları standartları; vesayetin kendisine dönüştükleri an, bir kenara attılar. Yani aslında, Avrupa Birliği’ni, memleketi parti devletine çevirme emellerinin, üzerini örtecek, bir süs perdesi yaptılar. Nitekim, bu emellerinin bir neticesi olan, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin sonuçlarını, bugün hep birlikte yaşıyoruz. Türkiye’nin, potansiyelini hayata geçirmesindeki, en büyük engelin, bu ucube sistem olduğunu, hep birlikte görüyoruz.