AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Şehit Mustafa Gündoğdu Mahallesi'ndeki bir kafede düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin tartışılan bazı yargı kararlarına ilişkin sorusu üzerine, yargı mensuplarının kanunlara göre karar vermeleri gerektiğini belirterek, "Yargı kanun, kural neyse ona uygunluğu denetlemelidir. Kendi siyasi tercihlerini yargı kararlarına yansıtan kişiler aslında bağımsız ve tarafsız yargıya en büyük zararı vermiş oluyorlar. Yargı mensuplarının da siyasi görüşleri olabilir, bunu gidip seçimlerde oy kullanarak yansıtırlar ama kararlarında yargı mensuplarının alması gereken temel ölçü mevcut kanun ve kurallardır. Yargı yerindelik denetimi yapamaz, yargı siyasi tercihte bulunamaz. Bunu yaptığı zaman yargı gerçek işlevini kaybetmiş olur." dedi.
Yılmaz, yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna dikkati çekerek, eski Türkiye özlemi içinde olan birtakım insanların hala belli kurumlarda görev yaptıklarını gördüklerini belirtti. Yargının yapması gerekenin anayasa ve kanunlar çerçevesinde karar vermek olduğunu aktaran Yılmaz, yargının ideolojik davranmaması gerektiğini kaydetti. Yılmaz, şöyle devam etti:
"Yargı kanun, kural neyse ona uygunluğu denetlemelidir. Kendi siyasi tercihlerini yargı kararlarına yansıtan kişiler aslında bağımsız ve tarafsız yargıya en büyük zararı vermiş oluyorlar. Yargı mensuplarının da siyasi görüşleri olabilir, bunu gidip seçimlerde oy kullanarak yansıtırlar ama kararlarında yargı mensuplarının alması gereken temel ölçü mevcut kanun ve kurallardır. Yargı yerindelik denetimi yapamaz, yargı siyasi tercihte bulunamaz. Bunu yaptığı zaman yargı gerçek işlevini kaybetmiş olur." dedi.
"Türkiye daha güven veren, demokratik, tarafsız ve bağımsız bir yargı yolunda ilerlemeye devam edecek"
Söz konusu kararları münferit hadiseler olarak yorumlayan Yılmaz, "Türk yargısının geçmişe göre çok daha iyi bir noktaya doğru gittiğini aktardı. Adalet Bakanlığınca yeni bir yargı reformu stratejini ilan edildiğini anımsatan Yılmaz, bununla Türkiye'nin daha güven veren, demokratik, tarafsız ve bağımsız bir yargı yolunda ilerlemeye devam edeceğini anlattı. Yılmaz, Türkiye'nin son 16 yılda ekonomik, sosyal ve demokraside elde ettiği başarılarla, dış politikada da çok daha aktif bir ülke haline gelmesiyle dünyada çok daha ağırlığı hissedilen bir ülke haline geldiğini vurguladı. Bu ağırlığın ABD'nin Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı, gazeteci Cemal Kaşıkçı hadisesi, G-20 platformlarındaki yaklaşımı ve Suriye'de İdlib meselesinde alınan inisiyatiflerle görüldüğünü anlatan Yılmaz, Türkiye'nin dış politikada son derece güçlü bir ses olarak dünyada yerini aldığını bildirdi."
"Türkiye her zaman dış politikada mazlumun ve haklının, gücün değil hakkın yanında olan bir ülke"
"Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği tabii çok çok önemli diyen Yılmaz, "'Dünya beşten büyüktür' söylemi ile aslında dünya içinde Türkiye yeni bir vizyon oluşturuyor. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra oluşmuş kurumların, yapıların artık eskidiğini, bugünkü dünyanın gerçeklerine uymadığını ifade etmiş oluyor bu söylemle. Diğer taraftan da dünyada daha adaletli bir yönetim yapısının gerekli olduğunu ortaya koymuş oluyor Sayın Cumhurbaşkanımız." diyen Yılmaz, bu söylemlerin yeni ittifaklarla, yeni taraftarlarla birlikte dünyanın da daha adaletli bir yönetime kavuşmasına vesile olmasını temenni ederek, Türkiye'nin her zaman dış politikada mazlumun ve haklının, gücün değil hakkın yanında olan bir ülke olduğunu vurgulayan Yılmaz, artık dünyada olaylar olduktan sonra değil olaylar gelişirken tavrını ortaya koyan ülke konumunda." dedi.
"Avrupa Birliği ile ilişkiler yine belli bir stratejik çerçevede yürütülüyor"
Yılmaz, "Son 16 yılda dış politikaya baktığınız zaman olaylar olduktan sonra reaksiyon veren bir dış politikadan olaylar olmadan önce olaylar gelişirken tavır ortaya koyan proaktif dediğimiz bir dış politikanın da güçlendiğini görüyoruz. Bir diğer özellik dış politikada son 16 yılda daha stratejik bir hale geldiğini görüyoruz dış politikamızın. Şimdi çeşitli konularda hükümetimiz stratejiler belirliyor ve bu stratejileri hayata geçiriyor. Afrika açılımı böyle bir stratejidir. Latin Amerika'ya açılım bu anlamda bir stratejidir. Avrupa Birliği ile ilişkiler yine belli bir stratejik çerçevede yürütülüyor." dedi.