TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Birleşmiş Milletler’in (BM) yapısını eleştirerek, “Dün, evvelsi gün BM Genel Kurulunda ateşkes sağlansın dendiği zaman, bir ülkenin eli havaya kalktı. Yani, ‘Katliama evet.’ manasında kalktı. Filistin’deki katliamı durduramıyorsun, insanlık suçunu, vahşeti durduramıyorsun. Çünkü İsrail’in BM’deki dayısı veto ediyor. Allah aşkına böylesine bir sistem barışı nasıl sağlayacak? Dünyanın neresinde hangi sorunu çözebilir. Bırakın savaşları durdurmayı, göç meselesini önleyebiliyor mu Birleşmiş Milletler?” dedi.
Kurtulmuş, Esenler Belediyesince Kadir Topbaş Kültür Merkezi'nde düzenlenen “Türkiye Yüzyılı’nda Yeni Anayasa Konferansı”nda yaptığı konuşmada, Türkiye açısından 2023’ün önemli bir dönüm noktası olduğunu, 29 Ekim’le cumhuriyetin ikinci asrına girileceğini belirtti.
Cumhuriyetin geçen bir asrında önemli kazanımlar elde edildiğini dile getiren Kurtulmuş, önemli bir tarihi misyonu olan, bu kadar büyük medeniyet geçmişi olan ve dünyanın en önemli jeostratejik konumunda bulunan bir ülkenin çocuklarına iki gününü eşit geçirmenin yakışmayacağını söyledi.
Genç nesillere bırakılacak en önemli kazanımlardan birisinin hem kendisine özgüven içerisinde bakmasını sağlamak hem de önüne yeni hedefler koyabilmek olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Bu çerçevede, Türkiye Yüzyılı hedefinin sadece bir siyasi partinin değil, milletin ortak milli hedefi olarak önümüzde duruyor. İnşallah, cumhuriyetimizin ikinci asrını sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye’nin yüzyılı haline getireceğiz. Her alanda güçlü olacağız ve bunun için de gayretle mücadele edeceğiz.” dedi.
Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyaya dikkati çeken Kurtulmuş, “Türkiye’nin bu bölgede güçlü bir şekilde ayakta durmaktan başka şansı yoktur. Türkiye, hiçbir alanda bir başka ülkeye güvenerek, bir başka paktın kendisine gösterdiği yerde durarak değil, kendi tercih ettiği milli istikametler çerçevesinde yol alarak ve yere sağlam bir şekilde basarak istikametini tayin etmek zorundadır.” ifadesine yer verdi.
Filistin’de yaşananların herkesin içini sızlattığını, Gazze’de, insanlığın kabul etmesinin mümkün olmadığı büyük insanlık suçlarının işlendiği bir döneme şahitlik edildiğini dile getiren Kurtulmuş, “Dünyanın gözü önünde bir millet, Filistinli kardeşlerimiz, tam manasıyla bir katliama, hatta neredeyse bir soykırıma varan katliama tabi tutuluyorlar.” dedi.
Türkiye’nin bölgesindeki her gelişmeye çok daha duyarlı olduğu bir döneme girildiğini ifade eden Kurtulmuş, “Türkiye’nin bu gelişmelerde sözünün daha güçlü olabilmesi için içeride toplumsal yapısının, ekonomisinin, dış politikasının çok güçlü olması lazım. Bu anlamda yeni anayasa meselesine de Türkiye’nin sağlam toplumsal yapısının bir ihtiyacı olarak bakmak zorundayız.” şeklinde konuştu.
“Biz yönlendirici, ön açıcı, insanların rahat bir şekilde tartışmasına zemin hazırlayacak bir ortamı oluşturmak durumundayız”
1982 Anayasası’nın bir darbe anayasası olduğunu dile getiren Kurtulmuş, Türkiye’nin bu darbe anayasasından kurtulmasının bir lüks değil, olmazsa olmaz meselelerden olduğunu vurguladı.
Artık 1982 Anayasası’ndan kurtulmanın vaktinin geldiğini belirten Kurtulmuş, “Bunun için TBMM Başkanı olarak herhangi bir şekilde şu anayasa metnidir buyurun buna oy verin demek gibi bir durumda değilim. Bizim yapmamız gereken, anayasanın nasıl tartışılacağının zemini hazırlamak, bunun doğru bir şekilde tartışılmasını, toplumun bütün farklı kesimlerinin anayasa çalışmalarıyla gündeme gelmelerini temin etmek ve bu tartışmaların güçlü, demokratik bir ortamda ele alınmasını sağlayarak sonuç olmaktır. Biz bu anlamda yönlendirici, ön açıcı, insanların rahat bir şekilde tartışmasına zemin hazırlayacak bir ortamı oluşturmak durumundayız.” dedi.
Kurtulmuş, TBMM’nin, bu anayasa tartışmalarının yapılacağı yer olduğunu da vurguladı.
“Beş temel özellik etrafında anayasa çalışmalarını önümüzdeki dönemde gerçekleştirmek mümkün olur”
“Anayasanın şu maddesi şöyle olsun, bu maddesi böyle olsun.” diye bir teklifte bulunmaktan öte anayasanın temel nitelikleri üzerinde bir teklifte bulunulabileceğini dile getiren Kurtulmuş, bu konuda fikri olanların böyle bir çerçeve çizebileceğini ifade etti.
Yapılacak anayasanın “yeni”, “sivil”, “kapsayıcı”, “milli” ve “insan odaklı, milli kültüre uygun, insan hak ve hürriyetlerini esas alan” anayasa özelliğine sahip olması gerektiğini belirten Kurtulmuş, “Bu beş temel özellik etrafında anayasa çalışmalarını ümit ediyoruz ki, önümüzdeki dönemde gerçekleştirmek mümkün olur. Türkiye'nin 12 Eylül darbe anayasasından kurtulması mümkün olur. Sadece ruhu itibarıyla değil, dili itibarıyla da iyi Türkçeyle yazılmış, anlaşılır, net ifadeleri bulunan bir anayasayı yapmak TBMM’nin 28. Dönemine nasip olur diye temenni ediyorum.” diye konuştu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmalarının, mevcut metnin revize edilmesi ya da yeni bir metin ortaya konulması değil, bir mantığın, bir siyaset anlayışının, bir sistem anlayışının değiştirilmesi manasında ele alınması gerektiğini vurguladı.
“Takip edilen bir Türkiye olmak mecburiyetimiz var”
Türkiye Yüzyılı’nı tanımlarken “sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye'nin yüzyılı” dediklerini aktaran Kurtulmuş, “Önümüzdeki dönemde yaşayacağımız birçok olay, bunun ne manaya geldiğini bize çok daha iyi hatırlatacak. İşte görüyorsunuz, Rusya-Ukrayna krizi, Karabağ’ı işgalden kurtaran Azerbaycan’ın harekatı, Doğu Akdeniz'deki hareketlilik, Afrika’daki bölünmüşlük, Afrika’daki siyasi iradesizlik, şu anda Filistin-İsrail çatışması olarak gördüğümüz İsrail’in insanlık dışı saldırılarıyla büyük bir katliama dönüşen rezillik… Bu bölgede olayları seyreden bir Türkiye olarak ayakta duramayız. Gelişmeleri takip eden bir Türkiye asla olamayız. Takip edilen bir Türkiye olmak mecburiyetimiz var.” şeklinde konuştu.
“Bırakın savaşları durdurmayı, göç meselesini önleyebiliyor mu Birleşmiş Milletler?”
“Dünya beşten büyüktür.” sözünün ne kadar doğru söylediğinin artık uygulamalı olarak da görüldüğünü ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Ukrayna krizi… BM toplanıyor toplanıyor karar alamıyor. Çünkü orada bir ülke kalkıyor, ‘Ben veto ediyorum.’ diyor. Dün, evvelsi gün BM Genel Kurulunda ateşkes sağlansın dendiği zaman, bir ülkenin eli havaya kalktı. Yani, ‘Katliama evet.’ manasında kalktı. Filistin’deki katliamı durduramıyorsun, insanlık suçunu, vahşeti durduramıyorsun. Çünkü İsrail’in BM’deki dayısı veto ediyor. Allah aşkına böylesine bir sistem barışı nasıl sağlayacak? Dünyanın neresinde hangi sorunu çözebilir. Bırakın savaşları durdurmayı, göç meselesini önleyebiliyor mu Birleşmiş Milletler? Bırakın göç meselesini önlemeyi, dünyadaki açlık, kıtlık ve insani krizler meselesini önleyebiliyor mu? Dünyanın birçok yerinde yaşanan çevre kirlilikleriyle ilgili dünyadaki kurum ve kuruluşların zerre miktarı bir yaptırım gücü var mı? Çökmüş olan bir dünya sistemi… Sayın Cumhurbaşkanımız her platformda, ‘Bu sistem dünyayı taşımaz. Yeni bir sisteme ihtiyaç var. Dünya beşten büyüktür. Her ülkenin adil ve hakkaniyetli bir şekilde işin içinde olduğu bir dünya sistemine ihtiyaç var.’ diyor. Ama şimdi yavaş yavaş dünyanın beşten büyük olduğu, yeni bir dünya sistemi kurulması gerektiğini artık dünyanın insaf sahibi bütün ülkeleri, bütün siyasi yönetimleri görüyor.”
“Türkiye’nin aile kurumunun korunması gerekiyor”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını da yanıtladı.
Yeni anayasada aile kurumunun devamlılığının korunmasına yönelik neler yapılacağına yönelik bir soru üzerine Kurtulmuş, ailenin korunmasının bugünkü postmodern dünyanın en önemli meselelerinden biri olduğunu belirtti.
Kurtulmuş, insansızlaştırma, cinsiyetsizleştirme gibi birtakım sapkın ideolojiler üzerinden aile kurumunun hedef alındığına işaret ederek, bunun için Türkiye’nin aile kurumunun korunması gerektiğinin altını çizdi.
Batı ülkeleri ve diğer ülkelerle kıyasladıklarında Türkiye’nin en güçlü yapısının “aile kurumu” olduğunu bildiren Kurtulmuş, “Ama dünyada tehlike çanlarının çaldığını, aileyi ortadan kaldırmak için birtakım fitne fesat kurumlarının harekete geçirildiğini biliyoruz. Buna karşı da Türkiye’nin tedbir alması lazım. Sandığımızın çok çok üstünde, bu anlamda aile hayatına ilişkin bu sapkın ideolojilerin, dünyada küresel ölçekte bir gücün ve bir etki alanının olduğunu biliyoruz.” ifadesini kullandı.
“Antidemokratik unsurları ayıklayacak yeni bir anayasanın inşa edilmesi gerekiyor”
“Yeni anayasanın daha detaylı, daha sistematik gelebileceğini söyleyebilir miyiz?” sorusu üzerine Kurtulmuş, yeni anayasanın metninin hem kapsayıcı hem de kısa ve düzgün bir Türkçeyle yazılmış olması gerektiğini belirtti.
Yeni anayasanın çerçevesinin iyi konulması ve dilinin anlaşılır olması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, “Bana sorsanız, kişisel olarak, ‘En ideal anayasa nedir?’ derseniz. Bir cümlelik bir anayasadır. ‘Devlet, adaleti sağlamakla yükümlüdür.’ Bu mantıkla, o adaleti nasıl sağlayacağımızı anayasaya derç etmemiz lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye’nin anayasa ve siyasi geçmişinde son derece büyük tartışma ve darbelerin yaşanması dolayısıyla bütün antidemokratik unsurları ayıklayacak çok titiz, gerçekçi ifadelerle yeni bir anayasanın inşa edilmesi gerektiğini belirtti.
“(Biden-Netanyahu) Kucaklaşma resmi, uluslararası sistemin battığının resmidir”
İsrail’in Gazze’deki saldırılarına yönelik Türkiye’nin tutumunun ne olacağı sorusu üzerine ise Kurtulmuş, Türkiye’nin ilk andan itibaren olayın daha fazla yayılmaması ve Gazze’ye acil insani yardımın gerçekleştirilebilmesi için büyük bir gayret sarf ettiğini bildirdi.
İsrail’deki yönetimin bu gaddarlıkları yaparken arkasındaki dayılarına güvendiğini, bunun da uluslararası sistemin iflas ettiğinin görüntüsü olduğunu ifade eden Kurtulmuş, ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kucaklaşma fotoğrafına ilişkin ise “O kucaklaşma resmi, sanmasınlar ki İsrail’e güç veren bir resimdir. O kucaklaşma resmi, uluslararası sistemin battığının resmidir.” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan tam bağımsız bir Filistin devletinin kurulması, başta Mescid-i Aksa olmak üzere tüm kutsal mekanların masuniyetinin korunması ve yasa dışı yerleşimciler meselesinin çözüme kavuşturulmadan Orta Doğu’ya barışın gelmeyeceğini vurguladı.
Yasa dışı yerleşimciler meselesine değinen Kurtulmuş, “Bazıları diyor ya ‘Bu Filistinliler evlerini, yurtlarını sattılar, onun için İsrail buraya geldi.’ Külliyen yalandır. Bu, İsrail’in işgalini meşrulaştırmak için söylenmiş, uydurulmuş bir şeydir. Eğer öyle bir şey olsaydı bugün bu insanlar böyle bir direnç gösterebilir miydi?” şeklinde konuştu.