Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, dünyaca ünlü Rus roman yazarı Dostoyevski’nin ölümsüz eseri ‘Suç ve Ceza’yı 15 yıl aradan sonra Başkentli sanatseverlerle buluşturacak. Devlet Tiyatroları (DT) Edebi Kurul Başkanı verejisörBozkurt Kuruç yorumuyla sahnelenecek eser, Raskolnikov’un kendi doğrusu adına işlediği cinayetleri ve vicdanıyla hesaplaşmasını konu edinecek.
Dostoyevski’nin yazdığı, Gaston Baty’nin sahneye uyarladığı ve Bertan Onaran’ın dilimize çevirdiği oyun, yarın Cüneyt Gökçer Sahnesinde prömiyer yapacak. Dekor tasarımını H. Güven Öktem’in, giysi tasarımını Gül Emre’nin, ışık tasarımını Ersen Tunççekiç’in, müziklerini Can Atilla’nın ve dans düzenini Yıldız Venedik’in hazırladığı oyunda; Raskolnikov’u Buğra Koçtepe, savcı Porfir rolünü Nihat Hakan Güney ve Raskolnikov’un yakın arkadaşı Razumikin rolünü de Orhan Özyiğit canlandıracak.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt, 2019'un Türkiye-Rusya Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı olduğuna işaret ederek, bu kapsamda Dostoyevski'nin ölümsüz eseri "Suç ve Ceza"yı sanatseverlerle buluşturacaklarını söyledi.
Kurt, DT'nin yerli eserlerin yanı sıra her yıl olduğu gibi büyük dünya klasiklerini de sahnelediğini ifade etti. Oyunun rejisörü Kuruç ise Dostoyevski’nin, Suç ve Ceza adlı romanında önce bir fikri gündeme getirdiğini kaydetti. Kuruç, ana temanın o fikirden oluştuğunu söyleyerek şöyle devam etti;
“O fikir Rusya’daki çarlık döneminde ekonominin ve sosyal yapının en bozuk olduğu dönemlerdeki halkın yaşadığı ortamda oluşur, gündeme gelir. Dolayısıyla bir teorik düşünce yüzünden cinayet işleyen bir hukuk öğrencisi daha sonra vicdanıyla baş başa kaldığı zaman yaptığı suçu itiraf etmek durumundadır ve böylece oyunumuzun ana teması ortaya çıkar.”
Ferahnur Barut, Tuncer Yığcı, Ümit Hasret Aslan, Nilgün Çilingiroğlu, Engin Özsayın, Esat Tanrıverdi, Özgür Öztürk, Can Öztopçu, Erkan Alpago, Güven Besimoğlu, Buket İnger ve Gönül Orbey gibi sanatçıların yer aldığı oyunun kısaca özeti şöyle;
“Fakir bir genç olan Raskolnikov, hukuk fakültesini yarıda bırakır. Çökmüş devlet sistemi içinde suç kavramına kendince farklı bir bakış açısı getiren Raskolnikov, kendini sıradan insanlardan farklı görmektedir. Yaşlı tefeci kadın Alyona Ivanovna’yı öldürmeyi ve servetine sahip olmayı planlayan Raskolnikov kendini çökmüş ahlaka sığınan sıradan insanlardan başka bir yere koymaktadır. Raskolnikov yaptıklarıyla çığır açan ve kanunların da üstünde olan olağanüstü insan olduğunu varsaymaktadır. Kanlı eyleminin düşünsel zeminini de bu bakış açısı oluşturmaktadır. Tefeciyi balta ile öldüren ve zekice planı ile sisteme kendince karşı çıkan Raskolnikov, sonunda vicdanı ile karşı karşıya gelir. Bu yüzleşme onun için geri dönülmez bir bitişin başlangıcıdır.”