Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Yılmaz, İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çevre Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı’na (COP26) katılarak, “İklim Değişikliğine Sektörel Yaklaşımlar” başlıklı oturumda Başkent sivil toplumunu temsilen bir konuşma yaptı. Tüm dünyayı Gölbaşı Sevgi Çiçeği üzerinden gönüllülük ve sevgi esası üzerine bir ittifak kurmaya davet eden Yılmaz, “Tüm insanlığı sevgi odaklı bir dünyanın sağlayacağı nimetleri kardeşçe paylaşmaya çağırıyorum” dedi.
ATO Başkan Yardımcısı, aynı zamanda Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkanı Yılmaz, iklim değişikliğinden bahsedilmediği 500 yıl önce çevre konusunda kanunname hazırlanan bir coğrafyadan geldiğini söyleyerek başladığı konuşmasında, “Bugünümüzü ve yarınımızı tehdit eden iklim değişikliğine karşı ortak akılla mücadeleye inanıyoruz” dedi.
Temsil ettiği toprakların kültürü gereği emanet aldığı doğaya bakıp güzelleştirmekle sorumlu olduklarını kaydeden Yılmaz, yükümlülükleri yerine getirmeye cesaretleri olduğunu ancak bu yolda yalnız yürümemeleri gerektiğini kaydetti.
“5000 yıldır onlarca medeniyete yurt olmuş, 6 milyon nüfusa sahip, Anadolu’nun dünyaya açılan kapısı Ankara’dan geliyorum” diyen Yılmaz, Başkent’te 2 milyon çalışanıyla yaklaşık 400 bin işletmenin bulunduğunu, 13 Organize Sanayi Bölgesi ve 10 Teknoloji Geliştirme Bölgesiyle, ulusal üretimin yaklaşık yüzde 10’unun gerçekleştiğini söyledi. Yılmaz, “100 yıl önce kurulan ve temsilcisi olduğum Ankara Ticaret Odası, 160 bin üyesi ve 1,5 milyon işgücüyle karbon salınımıyla mücadelede etkin bir rol üstlenme kararlılığındadır” dedi.
Ankara’da katılımcılığı ve ortak aklı önemseyen bir kent yönetimi olduğunu kaydeden Yılmaz, 1325 kamu kurumu ve sivil toplum kuruluşunun temsil edildiği, 5 binden fazla “konusunda uzman” bireyin, 30 çalışma grubu ve 5 mecliste kent için çalıştığı Ankara Kent Konseyi’nin Başkanı sıfatıyla da zirveye katıldığını anlattı.
“TEHLİKENİN BOYUTUNUN FARKINDAYIZ”-
Katılımcı kültürle kente yönelik yürüttükleri çalışmaları aktaran Yılmaz, iklim değişikliğinin etkisinin Ankara’da da yoğun bir şekilde hissedildiğini, kişi başına su tüketim miktarının yakın zamana kadar 237 litre olan şehirde baraj doluluk oranlarının azaldığını ve susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalındığını ifade etti. Yılmaz, “Şehrimizde hava sıcaklığının yakın gelecekte 4,5 dereceye kadar artabileceğine dair araştırmalar var. Tehlikenin boyutunun farkındayız” diye konuştu.
Küresel ısınma ve ona bağlı iklim sorunları nedeniyle 1998-2017 yılları arasında dünyada 1 milyon 300 bin insanın hayatını kaybettiğini, 2 trilyon dolar maddi zarar meydana geldiğini kaydeden Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
“Önlem alınmaması durumunda, önümüzdeki on yıl içinde büyük felaketlere doğru gidiyoruz. İçinde bulunduğumuz yıl, benim güzel ülkem Türkiye dâhil olmak üzere birçok ülke çevre felaketleri yaşayarak bu büyük tehlikeyle yüzleşti. Bizim kültürümüzde “Dünyanın sonunun geldiğini bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikiniz” öğretisi vardır. Buna rağmen küresel ısınmanın etkilerini hafifletmekte çaresiz kaldık. Sadece üç ay içerisinde, haftalarca süren orman yangınlarıyla, Marmara Denizi’ni öldüren müsilajla, Karadeniz kıyılarındaki kentlerimizde su baskınlarıyla karşılaştık. Küresel karbon emisyonuna sadece yüzde 1 düzeyinde etkimiz olmasına rağmen ülkemizde yaşadığımız felaketlerin boyutu ve ödediğimiz bedeller, sorumluluğumuzun çok çok üzerinde oldu”
“KARBON EMİSYONUNUN SORUMLULARI GELİŞMİŞ ÜLKELER”-
Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm konusunda yaptığı çalışmaları aktaran Yılmaz, Paris İklim Sözleşmesi’ni onaylayarak konuyla ilgili kararlılığını ortaya koyduğunu söyledi. Yılmaz, Türkiye’nin Orta Asya ve Akdeniz havzasındaki konuyla ilgili etki gücüne değindiği konuşmasında, “Dolayısıyla iklim değişikliğine karşı tüm imkân ve kaynakların adaletli kullanıldığı, hakça dağıtıldığı bir sürecin içinde olmak isteriz” dedi.
Dünyada risk oluşturan karbon emisyonunun sorumlularının gelişmiş ülkeler olduğunu kaydeden Yılmaz, iklim değişikliğinin önlenmesinde de gelişmiş ülkeleri gelişmekte olan ülkelere karşı hakça ve adaletli bir sorumluluk almaya davet etti.
Ekonomilerini geliştirmek isteyen ülkelerin üretim ve imalatlarının yüzde 30 oranında arttığı 2010 ile 2019 yılları arasında dünyada en yüksek sıcaklık artışlarının kaydedildiğine dikkat çeken Yılmaz, bu süreçte Aral Denizi’nin kum çölüne dönüştüğünü, Eymir ve Mogan göllerinin aynı kaderi paylaşmasından endişe ettiklerini söyledi. Yılmaz, “Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin, aşırı karbon emisyonuna sebep olmadan sürdürülebilir kalkınma hedeflerini yakalayabilmesi için idari ve ekonomik yapılanmalarının desteklenmesi gerekir. Gelecek kuşaklara temiz bir çevre bırakılması için, gelişmiş ülkelerin finansman ve teknoloji desteği iklim değişikliğinin krize dönme sürecini de etkileyecektir. Bu süreçte, küresel dayanışma ruhu desteklenmeli ve akıl ve bilim öne çıkartılmalıdır“ diye konuştu.
“ÇÖZÜM GECİKİRSE SORUMLULUĞU DOĞMAMIŞ ÇOCUKLARIMIZ ÖDEYECEK”-
Dünyada kuraklık, aşırı yağış, yeterli gıdaya erişememe ve diğer doğal felaketlerin etkisiyle yerinden olan yaklaşık 7 milyon insanın varlığına dikkat çeken Yılmaz, “Sorunun çözümü gecikirse, bu felaketlerin bedelini bu konuda hiçbir sorumluluğu olmayan doğmamış çocuklarımız ödeyecektir. Bu felakete engel olmak için köklü bir dönüşüme ihtiyaç var” dedi.
YUNUS EMRE, RUMİ VE GÖLBAŞI SEVGİ ÇİÇEĞİ-
Değişim ve dönüşüm için anlaşmalar, yasalar, normlar gibi kâğıt üzerindeki yasal mevzuatın insanlığa yetmeyeceğine dikkat çeken Yılmaz, tüm insanlığı Ankara Gölbaşı Sevgi çiçeği üzerinden bir ittifaka davet etti. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ortak akılla, toplumsal vicdanla beslediğimiz dayanışma ruhunun harekete geçmesi gerektiğini biliyoruz. Çevre bilincinin bireylerin kalbine ve vicdanına sızarak, ulusların sınırlarını aşarak yer küremizin ortak paydası, günümüzün Lingua Franka’sı (küresel dil) haline gelmesini gönülden istiyoruz. Kâinatta, her şeyin sevgiyle ve anlamakla başladığını biliyoruz. Yaşamak bizim olduğu kadar bizden sonraki kuşakların da hakkı. Yaşamak küresel ekosistem içerisindeki tüm canlıların da hakkı. Geldiğim coğrafya, şairleri ve düşünürlerinin sevgi temasıyla tanındığı, çiçeğinin bile adının sevgi olduğu bir yer. UNESCO’nun içinde bulunduğumuz yılı anma yılı ilan ettiği “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” sözünün sahibi büyük şairimiz Yunus Emre ve “ne olursan ol gel” diyen Rumi’nin temel amacı insanlığı sevgide birleştirmektir. Ankara’da yetişen binlerce endemik bitkiden biri de Gölbaşı İlçemizde yer alan Sevgi Çiçeğidir.
İklim değişikliği başta olmak üzere küresel ekonomimizi tehdit eden sorunları ortadan kaldırmak için önerimiz Gölbaşı Sevgi Çiçeği İttifakının yapraklarına şu kavramları yazmak:
Sevgi, Saygı, Empati, Çevre Bilinci, İnsan Hakları ve Refahı, İnsan Sorumlulukları, Doğayı korumak ve geliştirmek, Şefkat ve Hoşgörü, Bilinçli tüketim ve hayvan refahı. Tarih boyunca insanlar güç, din, para ve konfor için savaştılar. Artık sevgi zamanı! Bütün çevre dostlarını, yaşanılabilir ekosistem için “Sevgi Çiçeği İttifakına” davet ediyorum. Türkiye’nin ilk “İklim Meclisini” kuran, katılımcısı olduğumuz COP26 ile aynı amaca hizmet ettiğimizi söylemekten gurur duyan bir çevre dostu olarak, tüm insanlığı sevgi odaklı bir dünyanın sağlayacağı nimetleri kardeşçe paylaşmaya çağırıyorum”
Zirveye Ankara’dan katılan heyette, Ankara Ticaret Odası Başkan Yardımcısı ve Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz’ın yanı sıra, Ankara Sanayi Odası Başkan Yardımcısı, Ankara Sanayi Odası 2. ve 3. Organize Sanayi Bölgesi Başkanı ve Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu Başkanı Seyit Ardıç, İklim Değişikliği Politika Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu ile Ankara Bilim Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Cemalettin Kömürcü yer aldı.
TBMM ÇEVRE KOMİSYONU YILMAZ’I DİNLEDİ-
Yılmaz’ın konuşması, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Muhammet Balta, Komisyon Üyeleri Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, İzmir Milletvekili Murat Bakan, Sivas Milletvekili Semiha Ekinci, Samsun Milletvekili Yusuf Ziya Yılmaz, Ankara Milletvekili ve Başkent Ankara Meclisi Başkanı Nevzat Ceylan, CHP Genel Sekreteri İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ile akademisyenler ve delegelerin de yer aldığı kalabalık bir grup tarafından dinlendi.