-Türkiye'de başta yeni CHP olmak üzere muhalefet 'devlet kurumlarını' hedef alırken, batıdaki kuruluşlar Türkiye'nin geleceği hakkında ciddi saptamaların yer aldığı analiz raporları hazırlıyor.
-Chatham House: Türkiye Bir Dönüm Noktasında!
-Chatham House Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşı esnası ve sonrasındaki olası konumunu ele alan bir inceleme yayımladı. İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House tarafından yayımlanan makalede, Türkiye'nin yeni Avrupa güvenlik mimarisi açısından bir dönüm noktasında bulunduğu belirtilerek durumun ciddiyetine dikkat çekildi.
LONDRA (ANKA)- Türkiye'de başta yeni CHP olmak üzere muhalefet, savaş ortamında devlet ve iktidarla güçbirliği yapıp ülke geleceğine katkı verecek stratejiler üretmek yerine 'devlet kurumlarını' hedef alırken, batıdaki önemli kuruluşlar Türkiye'nin geleceği hakkında saptamaların yer aldığı önemli analiz raporları hazırlıyor.
-CHATHAM HOUSE: TÜRKİYE DÖNÜM NOKTASINDA!
İngiltere ve dünyanın önemli düşünce kuruluşlarından Chatham House, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşı sırasında ve sonrasındaki olası konumunu ele alan ve olasılıkları değerlendiren bir makale yayımladı. Makalede Türkiye'nin yeni Avrupa güvenlik mimarisi açısından 1850'lerdeki Paris Antlaşması'na, 1952'de NATO'ya katılım benzeri bir "dönüm noktası" içinde olduğu belirtildi.
Makaleden bazı pasajlar özetle şöyle:
"-Türkiye'nin Ukrayna'ya karşı geleneksel politikası 'Rusya'ya karşı caydırıcılık ve diyalog karışımı' bir politika idi. Bunun ilk bölümü başarısızlıkla sonuçlandı. Beklendiği şekilde, Rusya Ukrayna Dışişleri Bakanları'nın Antalya'da bir araya gelmesi bir sonuç üretmedi ancak Türkiye'nin uluslararası itibarı açısından bir destek oluşturdu.
-Türkiye [savaştan önce] Ukrayna'ya silah sattı ancak daha sonra yönünü 'diyaloga' çevirdi.
-Rusya'nın Ukrayna'da çıkmaza girmesi sadece Ortadoğu'da değil, Türkiye ve Rusya'nın dahil olduğu çatışma bölgelerindeki gücünü azaltır.
-Rusya Karadeniz'de yeterli deniz gücüne sahip. Ancak bu savaş uzarsa gemilerin Türk boğazlarından geçemeyip Akdeniz'e ulaşamaması Moskova'yı etkileyebilir.
-Karar, Rusya'nın Suriye ve Libya'daki çatışmalardaki rolünü de etkileyecek. Moskova yakında gerilimi tırmandırarak batının Libya'daki kararlılık durumunu deneyebilir.
-EKONOMİK GÜÇLÜKLER YAPTIRIMLARI ZORA SOKUYOR
-Savaş Türkiye'de ekonomik gerilemenin derinleştiği zamana rastladı ve sadece bir yıl kalan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Erdoğan'ın bulanıklaşan siyasi geleceği, şu anda giderek daha ihtimal dışı görünen bir ekonomik toparlanmaya bağlı.
-Türkiye-Rusya ekonomik ilişkileri göz önüne alındığında, ülkenin Rusya'ya yaptırımlara aktif olarak katılması pek mümkün görünmüyor. Kırım ilhakında da Türkiye kınama açıklamaları yapmış ancak daha sonra Rusya'nın Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki en büyük ticari ortağı olarak kalmıştı.
-Türkiye özellikle bankacılık alanındaki yaptırımlara pasif olarak katılmaya mecbur kalabilir. Ancak bunun Rusya'nın bir misillemesini tetikleyeceği sanılmıyor.
-Savaş uzar ve Rusya için bir bataklık haline gelir ve uluslararası yaptırımlar Rusya'ya karşı kararlı bir şekilde devam ederse Ankara büyük bir olasılıkla kendi Rus işgali karşıtı söylemini geliştirir ve Kiev'e askeri teçhizat ve yardım verebilir.
-Türkiye'nin olabilecek herhangi bir yeni Avrupa güvenlik mimarisindeki yeri için daha fazla netlik gerekiyor.
-Ukrayna yanında Bosna-Hersek'te Sırp milliyetçiliği ve ayrılıkçılığında artış, Güney Kafkasya ve Afganistan'daki gelişmeler gibi Türkiye ile Batı arasında daha da yakınlaşmanın zeminini hazırlayan başka bölgesel krizler var. Yakınlaşmanın işbirliğine dönüşüp dönüşemeyeceği bilinmez ama angajmanların seviyesi önemli ölçüde arttı.
-Ukrayna işgali uzarsa, özellikle Türkiye'nin NATO üyesi olması nedeniyle bir seçim yapılmasını zorunlu kılıyor.
-Gelişmeler batıya karşı Rusya'nın jeopolitik, Çin'in sistemik bir rakip olarak devam edeceğini gösteriyor.
-Bu, AB üyesi olmayan NATO üyesi Türkiye'nin -ve aynı zamanda İngiltere'nin- yeni güvenlik mimarisindeki konumunu tanımlamayı daha acil hale getiriyor, çünkü bu sadece Türkiye'nin Avrupa güvenlik düzenindeki yeri ile ilgili değil aynı zamanda uluslararası ilişkilerinin geleceği ile ilgili.
-İmparatorluktan günümüze Türkiye-Batı ilişkileri büyük ölçüde sistemsel seviyede gelişmeler ve küresel jeopolitik algılarca belirlenmişti. Osmanlı İmparatorluğu Paris Antlaşmasına 1856 yılında Kırım savaşından sonra katıldı, Türkiye ise 1952'de Soğuk Savaş ve Sovyet tehdidinin bir sonucu olarak NATO üyesi oldu. Şu andaki kriz Türkiye'nin dünyadaki yerini içtenlikle yeniden belirleyecek bir diğer dönüm noktası."