Yeni eğitim-öğretim yılıyla beraber milyonlarca öğrenci ders başı yaparken, okula yeni başlayan miniklerin ailelerinde de “Çocuğum okul korkusu yaşar mı?” endişesi hakim oluyor. Uzmanlar çocuklar için büyük önem taşıyan okulun ilk günleri konusunda velileri uyarıyor: Çocuğunuzu iyi izleyin…
Okula yeni başlayan çocukların uyum süreci; ailelerin ve eğitimcilerin büyük sorunu olabiliyor. “Okul korkusu” ve “ayrılık kaygısı” olarak adlandırılan bu durumla ilgili ailelerin yapması ve yapmaması gerekenler var. Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sebla Gökçe, okul korkusunun nedenlerini ve nasıl baş edileceğini anlattı.
Okul korkusunun daha çok ayrılık kaygısı yaşayan çocuklarda görüldüğünü vurgulayan Doç. Dr. Gökçe, bu çocukların okula başladıklarında, ebeveynleri olmadan yoğun sosyal ortamın içinde kaldıklarında yoğun bir korku, ebeveynden ayrılmama isteği, ağlama, öfke, içe kapanma, anne ve babaya yapışma, karın ağrısı, baş ağrısı hatta bayılma gibi bedensel sorunların da görülebildiğini söyledi. Okul korkusunun ilerleyen günlerde de ortaya çıkabildiğini belirten Gökçe, bu durumun çocukların okul ortamında arkadaş ilişkilerinde sorunlar, akademik zorluk, öğrenme güçlüğü gibi problemler sebebi ile ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. Ergenlik döneminde okul korkusu, okul reddi gözlemlenebildiğine dikkat çeken Gökçe, bu durumun ergenlerde sosyal kaygı, arkadaş gruplarına girememe, sosyal kabul hissedememe, otorite ile sorun yaşama gibi sosyal ortam ile ilgili sorunlar veya akademik başarısızlık, performans kaygısı gibi sebeplerle ortaya çıkabileceğini anlattı.
Okul korkusu kreşte başlayabilir
Günümüzde artık okul korkusu ve ayrılık kaygısının kreş ve anaokulunda başlayabildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Gökçe, “Çocuklarda bu dönemde okula girmekte zorluklar, gece uykuya dalamama, uykudan sık uyanma, gün içinde huzursuzluk, irritabilite, evden, anne-babadan ayrılmak istememe gibi sorunlarla karşılaşabiliyoruz " şeklinde ifade etti.
Kreş ve anaokulunda yaşanmamasına karşın okul kaygısının ilkokula başlangıç döneminde de görülebildiğini vurgulayan Doç. Dr. Gökçe, tam da ilkokul çağında çocukların, ölüm, ölümün ardından tekrar yaşamın olmaması gibi ayrılığın geri dönüşsüz hallerini algılayabildikleri için bu dönemde ayrılık ile ilgili olumsuz düşünce, kaygı ve korkuların sık olduğunu dile getirdi.
İkinci döneme dikkat!
Doç. Dr. Gökçe, okul kaygısı yaşamamış olsa da bazı öğrencilerde Kasım, Aralık ya da ikinci dönemde okul korkusunun, okul reddinin ortaya çıkabildiğini söyledi. Bu durumun daha çok arkadaşları tarafından alay edilmiş veya zorbalığa uğramış çocuklarda ya da akademik zorluk yaşayan dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü gibi problemler yaşayan çocuklarda görülebildiğini belirten Gökçe, “Bu konuda ailelerin ve öğretmenlerin çok dikkatli olması gerekiyor. Aile bunu okula gitmek istememe şeklinde görebiliyor. Çocuk sorununu sözel olarak ifade edemediği için okula giderken karın ağrısı, iştahsızlık, uyku bozukluğu, sinirlilik gibi fiziksel semptomlar da görülebiliyor” dedi.
Çocukları önceden okula hazırlayın
Her çocuk için okula alışma döneminin farklı olabildiğini belirten Doç. Dr. Gökçe, okul kaygısı yaşanmaması için şu önerilerde bulundu:
“Ebeveynler okullar açılmadan önce okulda neler olacağını, okulda neyle karşılaşabileceğini çok ayrıntıya girilmeden anlatmalı. Öğretmeni ile okula başlamadan önce tanıştırmak faydalı olacaktır. Okul hazırlıklarıyla çocuk heveslendirilmeli. Okulda olabileceklerle ilgili kitaplar okumak, filmler izlemek, abla-ağabeyin veya ebeveynlerin, okulla ilgili güzel hikayelerini anlatmak da faydalı olabilir.
Nasıl davranmalı?
Okul korkusu durumunda öğretmenler ile işbirliği yaparak daha yavaş geçişle bir şekilde çocuğun daha çok yanında kalarak, gittikçe uzayan zamanlarda çocuğu okula alıştırmak gereklidir.
Fiziksel semptomları dikkate alın!
Doç. Dr. Gökçe, çocukların okul korkusunu sözel olarak ifade edemediği zaman fiziksel semptomlar görüldüğünü, midesinin bulandığı ve karnının ağrıdığını söyleyebildiğini belirti. Bunun çocuğun numara yaptığı anlamına gelmediğini dile getiren Gökçe, “Gerçekten böyle hissediyor. Kendini ifade edemediği, baş edemediği, duygusal yükü kaldıramadığı için bedensel semptomlar ortaya çıkıyor. Ailelerin ‘Numara yapıyorsun’ yaklaşımını çok sık görüyoruz. Bu durumu daha çözümsüz hale getirebilir. Çocuğun kaygısını daha da arttırır. Çaresizlik duygularına kapılabilir. Aileler bu belirtilerin varlığını kabul ederek çocuğa doktora gidilmesi gerektiğini söylemeli. Fiziksel nedenlerin araştırılması, eğer yoksa psikolojik nedenlerin araştırılması şarttır.” dedi.
Başka çocuklarla karşılaştırmayın
Çocukların okul korkusu yaşadığı dönemde ailelerin suçlayıcı olabildiğini ve çocuklarını başka çocuklarla karşılaştırmaya yönelebildiklerini vurgulayan Doç. Dr. Gökçe, ailelerin çocuklarını kesinlikle başka çocuklarla karşılaştırıp güvenlerini kırmamaları gerektiğini belirterek, “Çocuğa karşı suçlayıcı olmamak gerekiyor. Önce çocuğun duygusu neyse onu dinleyip anlamaya çalışıp, anladığımızı gösterip çözüm yoluna gidilmelidir” dedi.
Öğretmene büyük görev düşüyor
Öğretmenin yaklaşımının da bu süreçte önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Sebla Gökçe, “Çocuk için de öğretmenin yaklaşımı çok değerli. Çocuğun duygularını anlayan, farklılıklarını anlayan, aynı zamanda sınır koyabilen bir rolde bulunmalı öğretmen. Çocuk zorluk yaşadığında bunu mutlaka anladığını hissettirmeli” dedi.
Okul korkusu bir ayda geçmiyorsa
Doç. Dr. Gökçe, her çocuk için birbirinden farklı olmakla birlikte normal gelişen, psikolojik destek ihtiyacı olmayan çocuklarda uyumun yaklaşık bir ayda gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi. Gökçe, “Bütün çabalara rağmen bir çocuk okulda duramıyorsa, aileden ayrılamıyorsa, okulda olduğu zamanlar öğrenmeye odaklanıp öğrenme süreci aksıyorsa, sürekli bir üzüntü hali, kaygı hali, duygusallık ve bedensel semptomlar gösteriyorsa uzman desteği almak, çocuk ergen psikiyatrına başvurmak gerekir.” dedi.