Nadir hastalıklar başta olmak üzere kanser gibi pek çok genetik kökenli hastalığın araştırılması, bunların tedavilerine ilişkin genetik hücre teknolojileri ve kök hücre çalışmaları yürütmek amacıyla kurulan Üsküdar Üniversitesi TRGENMER ve ÜSKÖKMER laboratuvarları düzenlenen törenle açıldı. TRGENMER’de genetik hastalıklar ve kanser gibi hastalıklarda tanı kitleri ve tedavi üretilmesi amaçlanıyor. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, nadir hastalıklar, psikiyatrik hastalıklar gibi pek çok hastalıkta gen çalışmalarının önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bebek daha anne karnındayken hastalığı teşhis etmek, birçok şeyi değiştiriyor. Bunun için de transgenetik çalışmalar giderek önem kazanıyor.” dedi.
TRGENMER Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Cihan Taştan, SMA gen tedavisindeki ilk bütçelerini aldıklarını ve araştırmalar için çalışmalara başladıklarını belirterek bu yılın sonunda ilk preklinik laboratuvar çalışmaları yapacaklarının müjdesini verdi. Laboratuvar açılış programıyla birlikte gerçekleştirilen panele katılan uluslararası dünyaca saygın üniversitelerden akademisyenler de laboratuvar çalışmalarında birliktelik ve başarı dileklerini iletti.
Üsküdar Üniversitesi Transgenetik Hücre Teknolojileri ve Epigenetik Uygulama Araştırma Merkezi (TRGENMER) ve Üsküdar Üniversitesi Kök Hücre Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÜSKÖKMER) laboratuvarları düzenlenen törenle açıldı.
İki laboratuvar törenle açıldı
Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi içerisinde yer alan iki laboratuvar düzenlenen törenle açıldı. Laboratuvarın açılışı Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı, PARGE Koordinatörü Prof. Dr. Muhsin Konuk, ÜSKÖKMER Müdürü Prof. Dr. Sevim Işık ve TRGENMER Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan’ın birlikte kurdele kesmesiyle yapıldı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Somut adımlar attık, hayalin ötesine geçtik ve gerçekleştirdik”
Laboratuvarın açılışının ardından Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda bir panel düzenlendi. Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, TRGENMER ve ÜSKÖKMER laboratuvarlarının oluşmasında başından sonuna kadar çok emek verildiğini ve iyi bir altyapı oluşturulduğunu söyledi.
“Hocalarımızın ve öğrencilerimizin bu heyecanı hissetmeleri, burada yeni bir şeyler bulma ile ilgili çabaları bizleri de heyecanlandırıyor” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Zaten böyle olursa sonuç çıkabiliyor. Somut adımlar attık, hayalin ötesine geçtik ve gerçekleştirdik. Hem hücre üretimi hem de gen ve virüs laboratuvarımız var. Alt yapı ve fiziksel yatırımdan daha da önemlisi bilgi birikimiydi. Hocalarımızın birikimi olmasa böyle bir adım atamazdık ve başaramazdık. Hocalarımızdaki vizyonu, isteği ve çabayı görünce de bize de bu somut adımları atmak kaldı.” dedi.
Bilimleri birlikte sentezlemeyi amaçladık
Bu laboratuvarlar sayesinde artık TÜBİTAK, ulusal ajans projeleri, Avrupa Birliği ve Kalkınma Ajansı projelerini yürütmenin daha kolay olacağını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, şunları söyledi:
“Üsküdar Üniversitesi’nin kuruluşunda AR-GE odaklarımız vardı ve kuruluş felsefesini onun üzerine kurduk. Mühendislik, moleküler genetik ve biyoloji bilimlerini, sağlık bilimlerini ve davranış bilimlerini birlikte sentezlemeyi amaçladık. Dünyanın gidişi bu yönde. 10 yıl önce kurarken dünyada biyomühendislikle ilgili gelecek vardı. Hatta beyin – bilgisayar arayüzü ile ilgili laboratuvarı o zaman kurduk. Bu o zamanlar hayaldi ama bilimde önce yapılandırılmış, içi doldurulmuş hayaller oluyor ve daha sonra adımlar oluyor. Üretken düşünce amaca yönelik bir hayal kurumu olacak. Amaca yönelik hayal kurulduktan sonra hayaller kuluçkaya yatıyor. Kuluçkaya yattığı zaman da başka işlerle meşgul olurken bir anda parlak fikir ortaya çıkıyor.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Bütün oklar gen tedavilerini gösteriyor”
2003’te Genom Projesi açıklandığı zaman birkaç milyar doların tüm projenin yapılması için harcandığını, bu alanda yapılan çalışmaların ucuzladıkça daha kolaylaşacağına dikkat çeken Tarhan, gen çalışmalarının öneminin her geçen gün daha fazla anlaşıldığını söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir klinisyen olarak şizofreniyle, bipolar bozuklukla, otizmle, Alzheimer’la, demansla ve parkinsonla uğraşıyorum. Bize gelen vakalar hep son istasyon gibi geliyor. Son aşamada bize gelmese yurt dışına gidiyorlar. Zor hastalar var. Tedavilerinde ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Çok zorlandığımız bir konu vardı. Nöropsikiyatride de karşımıza bir otistik hasta veya demans hastası geldiği zaman hiçbir şey yapamamanın çaresizliğini hissediyorduk. Bu hastalıklar daha başlamadan neler yapılabilir diye araştırma yaparken bütün ok işaretleri genleri gösteriyordu. Bu hastalıkların tedavisi ile ilgili daha anne karnındayken veya yürümeye başlamadan önce teşhis edebilmek çok şeyi değiştiriyor. Bunun için de transgenetik çalışmalar gittikçe önem kazanıyor.” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Enerjimizi hayal kurmaya ve üretmeye ayırmalıyız”
“İnsan laboratuvara girince haz ve heyecan yaşarsa orada yenilikler üretebiliyor” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Akademideki hocalarımın zeki, çalışkan ve dürüst olmalarını önemsiyorum. Ancak bu şekilde bir araya gelinebildiğinde takım çalışması ortaya çıkıyor. Aynı amaç için benzeyen hareket şekliyle farklı insanların oturup çalışması takım çalışmasıdır. Takım çalışması aynı zamanda 21. yüzyılın becerisidir. Bunu da yapmaya çalışıyoruz. Enerjimizi hayal kurmaya ve üretmeye ayırmalıyız. Hayalini kurduğum bugünü gençliğimde görmeyi çok arzu ederdim ancak bugüne nasipmiş.” diye konuştu.
Dr. Öğretim Üyesi Cihan Taştan: “Bir hücrenin bütün fonksiyonlarını analiz edebileceğiz”
TRGENMER Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Cihan Taştan, merkezin kuruluşu için verdiği destekten dolayı özellikle Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a teşekkür ettiğini belirterek “Vizyoner olmak çok önemli bir şey ve bu vizyon doğrultusunda harekete geçmek ve bir fiil üretmek çok değerli. Bu fiil karşılığında bilimsel araştırma projesi kapsamında sevgili Prof. Dr. Sevim Işık hocamla beraber güzel bir yol arkadaşlığımız var. Bu yol arkadaşlığında iki farklı laboratuvarı birleştirip aslında Türkiye’de DNA’dan tutarak bir hücrenin bütün fonksiyonlarını analiz edebilecek iki merkezimizi kurduk.” dedi.
TRGENMER’in 2018 yılında Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu direktörlüğünde kurulduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Cihan Taştan, “Bu merkezin kurulmasındaki amaç genetik hastalıklar, kanser gibi hastalıklarda hem tanı kiti üretmek hem tedaviler üretmek. Yani son kullanıcı ya da ihtiyaç duyan hastalarımızın yararlanacağı birçok farklı mekanizmayı entegre ettik. Aslında Üsküdar Üniversitesi bir sağlık grubu ve ailesi. Hastanemizden üniversitemize, üniversitemizden araştırma ve uygulama merkezlerine kadar bir kompleks. Bu kompleks içerinde TRGENMER ve ÜSKÖKMER hastalarımızın tedavisinde kullanılabilecek birçok farklı ürün ve projeyi gerçekleştirmeye devam ediyor.” dedi.
Dr. Öğretim Üyesi Cihan Taştan’dan iki müjde
TRGENMER olarak iki güzel haberin müjdesini veren Dr. Öğretim Üyesi Cihan Taştan, “SMA gen tedavisindeki ilk bütçemizi aldık. Şu an araştırmalar için çalışmalara başladık ve bu yılın sonunda da ilk preklinik laboratuvar çalışmalarımızı yapacağız. Diğer taraftan Türkiye’de ve dünyada sayılı üniversitelerin yapabildiği kanser immünoterapi alanında kanserli hastaların asker hücrelerinin genetiğini değiştirecek car-t tedavileri çok sayılı yerlerde yapılabiliyor. Çünkü sadece laboratuvar imkanı değil, aynı zamanda no how gerektiren bir ortam. Artık Üsküdar Üniversitesi TRGENMER’de TÜSEV’in de desteğiyle yarım milyonluk ilk projemizin çalışmalarına başlayacağız.” diye konuştu.
Prof. Dr. Sevim Işık: “Kök hücre temelli kişiye özel tedavi konusunda AR-GE çalışmaları hedefleniyor”
ÜSKÖKMER Müdürü Prof. Dr. Sevim Işık ise kısa bir sürede kurulan merkezde önemli çalışmalar gerçekleştirmeyi hedeflediklerini belirterek “Kasım ayında üniversitemiz tarafından BAP projesi olarak desteklenmeye karar verildi. Tamamen üniversitemiz tarafından karşılandı. Sadece cihazlara 2 milyon 600 bin TL yatırım yapıldı. Pandemi dönemi gibi zor bir zamanda üniversitenin böyle bir araştırma merkezine yatırım yapması takdire şayan. ÜSKÖKMER’de amaç olarak öncelikle nörolojik hastalıkların erken tanısı, tedavisi, hücre bazlı ve kök hücre temelli kişiye özel tedavi hususunda Ar-GE çalışmaları yapmayı ve bu konuda da insan uygulamalarına yönelik üretim yapmayı planlayan bir merkez.” diye konuştu.
Prof. Dr. Muhsin Konuk: “Bir dönüm noktasındayız”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı, PARGE Koordinatörü Prof. Dr. Muhsin Konuk, panelin moderatörlüğünü yaptı.
“ÜSKÖKMER ve TRGENMER laboratuvarlarını açtığımız bugünün Üsküdar Üniversitesi için dönüm noktalarından biri olduğunu söyleyebiliriz.” diyen Prof. Dr. Muhsin Konuk, 1990 yılında James Wattson’un başkanlığında insan genom projesi başladığında aslında kök hücre epey yol almıştı. Kök hücreye yönelik çalışmalar daha ileri durumdaydı. İnsan genom projesine çok farklı anlamlar yüklendi ve bu proje başladığında kök hücre ile ilgili olan çalışmalar, kök hücre tedavileri ile ilgili gayretler gölgede kaldı. Ancak günümüzde ne gen tedavisinin kök hücresiz, ne de kök hücrenin gen tedavisiz olamayacağını anlamış durumdayız.” dedi. Prof. Dr. Muhsin Konuk, “Öğrencilerimizin bu ülkenin bir bireyi olarak onlara verilen imkânların değerlendirip dünyada aynı işi yapan insanlarla yarışabilir hale gelmeleri ve onlardan bir adım öteye gitmeleri gerekiyor. Bu da ülkenin gençlerin omuzlarına yüklediği en büyük sorumluluktur.” dedi.
Doç. Dr. Serdar Ceylaner: Ya servis sağlayıcı olacağız ya da servis alıcı olacağız”
Avrupa ve Tıp Uzmanları Birliği, Nadir Hastalıklar Komite Üyesi Doç. Dr. Serdar Ceylaner, zoom yayınıyla katıldığı panelde bir tıbbi genetik uzmanı olarak bütün hayatını nadir hastalıkları muayene ederek, değerlendirerek, klinik tanılarını koyarak ve onların tedavileri için harcadığını söyledi.
Nadir hastalıkların iki boyutu olduğunu, bunlardan birinin insani ağır bir yük olduğunu kaydeden Ceylaner, “Şu anda üretebildiğimiz tedavi yok ama bu tedaviler artık yakınımızda duruyor. Teknolojiyi çok iyi kullanan uzmanlarımız var ve biran önce aktive etmemiz lazım. İkinci boyutu ise ülkemiz açısından maalesef akraba evlilikleri nedeniyle nadir hastalıklarla karşılaşıyoruz. SMA her zaman akraba evliliği sonucu olmuyor ama akraba evliliği yapanlar nadir hastalıklarla daha fazla karşılaşıyorlar. Tartışmalarla gündemi meşgul eden bir konu da bunlara çok fazla para harcamamızdır. Bizim bu aşamada iki seçeneğimiz var; ya biz bu işe çok para harcayacağız ya da biz bu işten gelir elde edeceğiz. Ya servis sağlayıcı olacağız ya da servis alıcı olacağız.” dedi.
Prof. Dr. Arife Polat Düzgün: “TBMM’de Nadir Hastalıklar Komisyonu kurduk”
Nadir Hastalıklar Komisyon Üyesi 27. Dönem Milletvekili Prof. Dr. Arife Polat Düzgün ise çevrimiçi olarak katıldığı panelde nadir hastalıklarla ilgili vatandaşların sorunlarını ve sıkıntılarını gördükleri için TBMM’de Nadir Hastalıklar Komisyonu kurduklarını belirterek komisyonun çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.
Prof. Dr. Arife Polat Düzgün, bu komisyonun hazırladığı rapor doğrultusunda yaptıkları çalışmalara değinerek şunları söyledi:
“Çalışmalar sırasında Otizm Zihinsel Özel Gereksinimler ve Nadir Hastalıklar Daire Başkanlığı’nı kurduk. Nadir hastalıklarla ilgili farkındalık oluşmasını önemsiyoruz. Şu anda nadir hastalıkların tedavisinin ne kadar zor olduğunu, araştırmalara ihtiyaç duyulduğunu ve önemini tüm kamuoyu biliyor. Nadir hastalıklardan birine Üsküdar Üniversitesi’nde çözüm bulunabilirse çok mutlu olacağız. Nadir hastalıklar arasında en çok bilinen SMA hastalığında, nusinersen sodyum etken maddeli bir ilacın uygulanması ve hasta faaliyetlerinin yürütülmesi için yetkilendirilmiş merkez sayısı 25’ti. Daire başkanlığımız kurulduktan sonra vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine erişebilmeleri için merkezlerin sayısını 78’e çıkardık. Herkesin takip ettiği ve bizim için de akraba evlilikleri çok önemli olduğu için evlilik öncesi SMA taraması pilot çalışmasını sürdürüyoruz. Bu pilot çalışmalar, ülke genelinde taramanın gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bununla birlikte nörovasküler hastalıklarla ilgili bir yönetmelik çıktı. Yönetmelikle birlikte ülke genelinde Nörovasküler Hastalıklar Birimi Merkezleri açılacak. Nadir hastalıklar konusunda tüm sağlık tesisleri ve akademisyenler ile irtibat kurulup konu kapsamında ülke çapında hastalık çalışma envanteri oluşturulması için girişimler sürdürülüyor. Bu verilerin yapılacak çalışmalarla ve araştırmalarla amacına ulaşacağını ümit ediyoruz.”
Panele çevrimiçi olarak katılan Emsey Hospital’den Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, Biruni Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Visiting Prof. University of California Urvine, Pharmaceutical Sciences Prof. Dr. Mehmet Şenel, Almanya Freiburg Üniversitesi’nden Dr. Can Dinçer, İngiltere Birmingham Üniversitesi’nden Dr. Pınar Ustaoğlu ve İngiltere Westminster Üniversitesi’nden
Dr. Pınar Uysal Oyganer de merkezlerin bu alandaki çalışmalara önemli destek vereceğini kaydetti.
Törene Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan’ın annesi Necla, babası Yavuz Taştan, eşi Halime Taştan ve kızı Zeynep Alya da katıldı. ÜÜTV’den canlı olarak yayımlanan program, hatıra fotoğrafı çekilmesiyle sona erdi.