Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Bugün itibarıyla 6004 anaokulu açtık. Ülkemizin dört bir köşesinde çocuklarımızı okul öncesi eğitimle buluşturuyoruz. 5 yaştaki okullaşma oranını yüzde 65’ten yüzde 99’a yükselttik." dedi.
Bakan Özer katıldığı canlı yayın programında eğitim gündemine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Özer'in değerlendirmelerinden öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
"Bir ülkenin en önemli sermayesi, beşeri sermayesi, insan kaynağıdır. İnsan kaynağının niteliğini artırmadaki en önemli enstrüman da eğitimdir. Tüm OECD ülkeleri, eğitim çağı nüfusunun okullaşma oranlarını artırmak için büyük çaba sarf ediyor. Eğer eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarının yüzde 90-95'in üzerine çıkarmışsanız bu, eğitimde evrenselleşme ilkesi, kitleselleşmeye eriştiğiniz anlamına gelir. 2000'li yıllara baktığınız zaman bizim karnemizin çok iyi olmadığını görüyoruz. 2000'li yıllarda beş yaştaki okullaşma oranı yüzde 11. İlkokullarda yüzde 90, orada bir sıkıntımız yok, Cumhuriyetin başından itibaren çok ciddi yatırımlar var ama ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 44. Yükseköğretim zaten yüzde 14 idi."
Eğitimde kapsayıcılığın olduğu tarihsel bir dönem
"Son yirmi yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok ciddi bir eğitim seferberliği oldu. Yani eğitimde kapsayıcılık ve eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için çok ciddi fiziki yatırımlar yapıldı.
2000'li yıllarda 300 binli sayılardayken şu anda 857 bin dersliği olan devasa bir eğitim sistemimiz oldu. Gelinen noktada beş yaştaki okullaşma oranı yüzde 11'den yüzde 99'a ulaştı. İlkokuldaki okullaşma oranı yüzde 99.63'e yani yüzde 100'e erişti. Ortaokuldaki okullaşma oranı yüzde 99.44'e ulaştı ama en önemli şey, okullaşma oranı okul öncesinde olduğu gibi ortaöğretimde oldu. Yüzde 44 olan okullaşma oranı yüzde 95'e yükseldi. Şimdi, öyleyse bu dönemin en büyük özelliği nedir? Bu dönem; eğitimde kapsayıcılığın olduğu, tüm eğitim çağı nüfusunu eğitime dâhil edildiği bir tarihsel dönem. Yani Türkiye, beşeri sermayesinin verimli bir şekilde kullanılmasında fırsat penceresini ilk defa bu kadar kapsayıcı bir şekilde kullanabilme imkânına sahip oldu."
"Erken uyarı sistemiyle okul terklerini azaltmak, sadece kayıt dışı olanları kayıt içine dâhil etmek değil. Aynı zamanda okul terki riskini de yani 'Bu çocuk okulu terk edebilir, açık öğretime kayabilir veya sistemin dışına çıkabilir.' riski taşıyanları belirleyen bir erken ikaz sistemi kuruldu. Evet, özellikle lisedeki okullaşma oranlarındaki o yüzde 5'lik kısmı telafi etmeyle ilgili çağrı merkezlerinde tüm velilere, tüm öğrencilere çalışıyoruz ve onların seçeneklerine uygun bir şekilde eğitime dâhil olmalarıyla ilgili mekanizmalar üretiyoruz."
"Son yirmi yılda eğitimdeki bu devasa yatırımlar olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti Devleti birinci yüzyılını eğitimle ıskalamış olurdu. Mesela OECD ülkeleri, eğitimin tüm kademelerindeki okullaşma oranlarını yüzde 95'in üzerine İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra çıkardı. Türkiye yetmiş yıl gecikmeli olarak bu eksikliği tamamladı. Bu dönemde sadece fiziksel yatırımlar yapılmadı, aynı zamanda eğitimin önündeki tüm antidemokratik uygulamalar kaldırıldı. Başörtüsü yasakları, katsayı uygulamaları... Bunlar eğitimin önündeki antidemokratik uygulamalardı."
"Bu bir devrim"
Eğitim ekonomistlerinin söylemiş olduğu çok güzel bir söz var: Uzun vadeli getirisi maksimum olan ama yatırım maliyeti minimum olan eğitim yatırımı, okul öncesi eğitim. Okul öncesi eğitim çocuklarımızın sadece bilişsel becerilerini arttırmıyor, aynı zamanda bilişsel olmayan becerilerini de arttıran bir eğitime karşılık geliyor. Yani eğer siz eğitim ve fırsat eşitliğini güçlendirmek istiyorsanız tüm öğrencilerin okul öncesi eğitime erişimini sağlamak durumundasınız. 2000'li yıllarda beş yaştaki okullaşma oranları yüzde 11'ler civarındaydı, şu anda yüzde 99'lara ulaştı. Biz göreve geldiğimiz zaman, yani 6 Ağustos 2021 tarihinde Türkiye'nin tüm noktalarında anaokulu sayısı 2 bin 782 idi. Biz bir yılda 3 bin anaokulu yapmak için yola çıktık. Bunun için bir taraftan yeni anaokulları, diğer taraftan mevcut atıl kullanılan kapasiteyi kullanma, diğer taraftan okullarımızın boş sınıflarını kullanma gibi enstrümanları kullanarak bir yıl gibi kısa sürede 6 bin 4 anaokulu yaptık. Beş yaştaki okullaşma oranını yüzde 65'ten yüzde 99'a ulaştırdık. Dört yaştaki okullaşma oranı yüzde 16'dan yüzde 37'e, üç yaştaki okullaşma oranı yüzde 6'dan yüzde 16'ya ulaştı. Bu, bir devrim..."