Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, her çocuğun en az 1 yıl okul öncesi eğitim almış olmasını, zorunlu eğitime başlamasını kısa vadedeki en önemli hedef olarak gördüklerini belirterek, “Orta ve uzun vadede ise 4-5 yaş grubunda yüzde 100 okullaşmış kaliteli bir okul öncesi eğitimi amaçlıyoruz” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Cumhurbaşkanının eşi Emine Erdoğan’ın da katıldığı Okul Öncesi Eğitim Zirvesi’nde bir konuşma yaptı. Bakan Avcı, Gelecek Eğitimde Derneği tarafından Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen zirvede yaptığı konuşmada, çocukların eğitiminde okul öncesi dönemlerin öneminin tüm dünyada eğitimciler tarafından kabul edildiğini anlattı.
Çocukları hayata ve okula hazırlama konusunda okul öncesi eğitime çok büyük önem atfettiklerine işaret eden Bakan Avcı, “Hepimiz artık biliyoruz ki okul öncesi, o kritik aşamada alınan eğitim gerek ailede gerekse eğitim kurumlarında alınan eğitim, daha sonra çocuğun bütün eğitim ve öğretim hayatında etkili oluyor. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversitede hatta kariyerinde de etkili oluyor” ifadelerini kullandı.
-“OKUL ÖNCESİ EĞİTİM İÇİN HEDEF EN AZ BİR YIL”-
Bakanlık olarak erken çocukluk eğitimindeki vizyonu Türkiye'nin 2023 vizyonu doğrultusunda güncellediklerini belirten Avcı, her çocuğun en az 1 yıl okul öncesi eğitim almış olmasını, zorunlu eğitime başlamasını kısa vadedeki en önemli hedef olarak gördüklerini ifade etti. Avcı, orta ve uzun vadede ise 4-5 yaş grubunda yüzde 100 okullaşmış kaliteli bir okul öncesi eğitimi amaçladıklarını bildirdi.
Hedefleri gerçekleştirebilmek için son 2 yılda bu alanda yapılan çalışmalara ilişkin bilgi veren Bakan Avcı, 2014'te Temel Eğitim Genel Müdürlüğü bünyesinde, Erken Çocukluk Eğitimi Daire Başkanlığını kurduklarını belirterek, fiziki mekanlardan tam kapasiteyle yararlanabilmek için günlük 6 saat ve yarım günlük eğitim modeline geçtiklerini aktardı. Daha önce sadece bakım hizmeti gibi görünen bu kurumların, eğitim kurumları olduğunu vurgulayan Avcı, 6 saatlik yarım günlük eğitim programlarıyla mümkün olduğu kadar daha fazla çocuğumuzun erken çocukluk eğitiminden yararlanmasının yolunu açtıklarını kaydetti.
-“OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE ARTIŞ SAĞLANDI”-
Şartlı eğitim yardımı uygulamasıyla yaklaşık 20 bin çocuğa maddi destek vererek okul öncesi eğitimden faydalanmalarını sağladıklarını vurgulayan Avcı, çalışan annelerin tam gün talebini karşılamak için çocuk kulüplerini yaygınlaştırdıklarını dile getirerek, çocuk kulüplerinin faaliyetlerini çeşitlendirdiklerini ve düzene koyduklarını belirtti.
Avcı, okul öncesi eğitimde fiziki mekan sorununu çözmek adına 2 derslikli anaokulu projeleri hazırlayarak, tüm illere projelerini gönderdiklerini, tüm erken çocukluk eğitim kurumlarına ücretsiz eğitim materyalleri dağıttıklarını ve dağıtmaya da devam ettiklerini ifade ederek, yürütülen bu ve benzeri faaliyetler neticesinde son 2 yılda okul öncesi eğitime devam eden çocuk sayısında yaklaşık 150 binlik artış sağlandığını kaydetti. Avcı, “2001-2002 eğitim-öğretim yılında yüzde 11 olan okullaşma oranı bugün itibarıyla 5 yaş grubunda net yüzde 67,17, brüt yüzde 70,19'a ulaşmıştır. Okul öncesi eğitim alanındaki gelişmeler sadece okullaşma oranlarıyla da sınırlı değil. 2002 yılında 14 bin 295 olan bu çağ grubuna yönelik öğretmen sayısı, bugün 72 bin 228'e çıkmıştır. Son şubattaki atamalarımızla birlikte 72 bin 228'e çıktı” açıklamasında bulundu.
-“BU ÇAĞ GRUBUNA YÖNELİK DERSLİK SAYISI 5 KAT ARTTI”-
Şubat ayında atanan, şimdi hizmet içi eğitimlerini alan okul öncesi eğitim öğretmenlerinin de zirvede bulunduğunu aktaran Avcı, bu dönemde bu çağ grubuna yönelik derslik sayısının 5 kattan daha fazla arttığını bildirdi. 11 bin 314 dersliğin var olduğunu, şimdi ise 58 bin 265 derslik olduğunu ifade etti.
-“4+4+4 DÜZENLEMESİ HER ÇOCUĞUN ERKEN YAŞTA KEŞFEDİLEBİLECEĞİ KULVARLAR AÇTI”-
Avcı, 4+4+4 düzenlemesini yaparken gözettikleri en temel ilkelerden birinin, her çocuğun özel olduğu, kendine mahsus özel yetenekleri olduğu, her çocuğa özel yeteneklerin ortaya çıkarılması, mümkün olduğu kadar erken yaşta keşfedilmesi ve ona göre geliştirilmesi olduğunu kaydetti. 8 yıllık kesintisiz eğitimin çocukların özelliklerine bakmaksızın, becerilerine, eğilimlerine bakmaksızın tüm çocukların önüne tek bir kulvar koyduğunu dile getirdi.