Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Sayıştay'ın 2019 MEB Denetim Raporu'nda öğretmen ihtiyacının 138 bin 393 olarak belirtildiğini, buna karşın norm kadro fazlası öğretmen sayısının 45 bin 141 olarak tespit edildiğini söyleyerek, 81 bin ücretli öğretmenin görev yaptığı bir ülkede hiç kimsenin öğretmen fazlalığından söz edemeyeceğinin kaydetti.
45 bin norm fazlası öğretmenin öğretmen fazlalığına değil, öğretmen atama ve nakillerdeki planlama eksikliğine işaret ettiğine dikkat çeken Geylan, bu sorunun çözümü için önerilerini şu şekilde sıraladı:
-Eğitim fakültelerinin açılması ve kontenjanların belirlenmesi ile ilgili süreç doğru yürütülmelidir.
-Zorunlu Hizmet Tazminatı getirilmelidir.
-İl içi nakillerde sıra tayini uygulaması getirilmelidir.
-3600 ek gösterge düzenlemesi hayata geçirilerek, emeklilik teşvik edilmelidir.
-MEB'e ilave bütçe tahsis edilerek, derslik üretilmelidir.
Genel Başkan Geylan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Sayıştay’ın 2019 MEB Denetim Raporunda;
Bir yandan öğretmen ihtiyacı 138.393 olarak belirtilirken, diğer yandan norm kadro fazlası öğretmen sayısı 45.141 olarak tespit edilmiş.
Hatta bazı haber siteleri bu tespiti, 50 bin norm fazlası öğretmen var ve adeta çalışmadan para alıyorlar şeklinde yansıttı.
Bu da öğretmen düşmanı birilerine meze oldu tabi..
Raporda öğretmen ihtiyacının en çok olduğu illerin başında verilen İstanbul aynı zamanda öğretmen fazlasının en fazla olduğu illerin de başında geliyor. Aynı İstanbul’da geride bıraktığımız öğretim yılında 21 bin ücretli öğretmen çalıştırıldı.
Garip değil mi?
Hem öğretmen ihtiyacının en çok yaşandığı il olacaksın, hem 21 bin ücretli öğretmen çalışacak ve hem de norm fazlası öğretmen barındıracaksın.
O halde sorun nerede?
Sorun, tabi ki planlamada!
Planlama hatası, daha eğitim fakültelerinin açılması ve o fakültelerin kontenjanlarının belirlenme süreçlerinden başlıyor. Bu süreç, yerel/siyasi kaygı ve beklentilerin ötesinde, eğitim hayatımızın ihtiyaç ve ülke gerçeklerine göre belirlenmelidir.
81 Bin ücretli öğretmenin görev yaptığı bir ülkede hiçkimse öğretmen fazlalığından bahsedemez!
Belli illerimizde ve illerimizin belli mahallerinde yığılma ve bir kısım illerimizde ve elverişsiz koşulların hakim olduğu yerlerde ise öğretmen açığı yaşanıyorsa bunları gidermeye yönelik tedbir ve planlamalar yapılmalıdır. Örneğin Türk Eğitim Sen olarak, yıllardır Zorunlu Hizmet Tazminatı ödenmesini sürekli gündeme getiriyoruz. Elverişsiz koşulların hakim olduğu bölgelerdeki öğretmenlerimize diğer bölgelerdeki meslektaşlarıyla aynı özlük ve mali haklarla muamele ederseniz tabii ki öğretmen istikrarını sağlayamazsınız. Bu itibarla elverişsiz koşulların hakim olduğu yerlerde görev yapan öğretmenlerimize, bölgenin mahrumiyet derecesine göre 1 brüt asgari ücretle 2 brüt asgari ücret arasında değişen oranlarda Zorunlu Hizmet Tazminatı ödenmelidir.
Sendika olarak MEB’e her yıl başvuru yaparak il içi nakillerde sıra tayini uygulamasının getirilmesini istiyoruz. Ama ne anlaşılmazdır ki, Bakanlık bu makul talebe ısrarla kulaklarını tıkamaktadır. Bu yapıldığında hem tayinlerde hakkaniyet sağlanacak hem de öğretmenlerimiz gelecek planlamalarını sağlıklı yapabilecektir.
Özellikle 3600 ek gösterge düzenlemesi ve tüm ek ödemelerin emekli kesintisine dahil edilmesiyle çalışan maaşı ile emekli maaşı arasındaki makas daraltılmış ve dolayısıyla emeklilik teşvik edilmiş olacaktır. Bu da özellikle merkezi yerlerdeki atamaya müsait norm açığını oluşturacak ve dolayısıyla norm fazlası sorununun çözümüne katkı sağlayacaktır.
MEB’e ilave bütçe tahsis edilerek hızlı şekilde derslik üretilmesi sağlanmalıdır. Özellikle belli şehirlerimizin belli semt ve ilçelerinde çok kalabalık sınıf mevcutları sözkonusudur. Derslik sayısının artırılması hem sınıf mevcutlarını azaltacak hem de öğretmen dağılımı ve norm fazlası sorununun çözümüne olumlu katkı sağlayacaktır.
Başta ifade ettiğimiz gibi Sayıştay’ın raporunda belirtilen 45 bin norm fazlası öğretmen vurgusu, öğretmen fazlalığını değil, öğretmen atama ve nakillerindeki planlama eksikliğe işaret etmektedir. Çözüm için atılacak adımlar da çok karmaşık değildir. Yeter ki, irade net ortaya konulsun, paydaşların makul önerilerine kulak verilsin ve ihtiyaçlar doğrultusunda hazırlanmış olan mevzuat hükümleri tavizsiz uygulansın. Bunun da mesulü tabi ki Bakanlık iradesidir."