Çin'in teknoloji devi Huawei'nin Mali İşler Direktörü (CFO) Meng Wanzhou, 1 Aralık'ta Kanada'nın Vancouver kentinde havalimanında aktarma yaparken yerel polis tarafından gözaltına alındı. Daha sonra Meng'in kefaletle serbest bırakılıp bırakılmayacağı ele alınan duruşma 7 Aralık'ta yapıldı. 5 saat süren duruşmadan herhangi bir karar çıkmazken, duruşma 10 Aralık'a ertelendi. Meng'in yasa dışı şekilde gözaltına alınması, uluslararası toplumda fırtına etkisi yaratarak Huawei ile Çin halkı ve hükümetinin sert tepkisine ve küresel borsalarda dalgalanmaya yol açtı.
Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Le Yucheng, dün Kanada'nın Beijing Büyükelçisi John Macallum'u Meng'in gözaltına alınması nedeniyle acilen bakanlığa çağırdı.
Le Yucheng, Macallum nezdinde yaptığı açıklamada, Kanada'nın ABD'nin talebi üzerine Meng Wanzhou'yu gözaltına alarak Çin vatandaşlarının yasal haklarını ciddi şekilde ihlal ettiğine vurgu yaptı. Lu Yucheng, hukuk, mantık ve dostluk ilişkilerini hiçe sayan bu girişimi son derece çirkin bir eylem olarak nitelendirdi.
Meng Wanzhou'nun derhal serbest bırakılmasını ve yasal haklarının etkili şekilde korunmasını isteyen Bakan Yardımcısı Le, aksi halde Kanada'nın ciddi sonuçlarla yüzleşmek ve tüm sorumlulukları üstlenmek durumunda kalacağının altını çizdi.
Tek amaçları hegemonya anlayışlarını meşrulaştırmak
Öncelikle vurgu yapılması gereken şu: Öteden beri kusursuz hukuk sistemi ve adaletiyle övünen ABD ve Kanada'nın yargı makamları Meng'in olayında "kralın hayali elbisesini" giydi, iki ülkenin adaletinin hegemonya anlayışı dünya halkının gözleri önüne açıkça serildi.
ABD Kongresi 6 yıl önce hazırladığı bir raporda, Çin şirketi Huawei'nin ürettiği cihazların ABD'nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğunu iddia etmiş ve bu bahaneyle Huawei'nin ABD'de telekomünikasyon donanımları satmasını yasaklamıştı. Daha sonra Huawei, ABD piyasasına dönmeyi planladı, ancak ABD'nin engellerinden dolayı dönemedi. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın Huawei'in ABD'nin yasalarına karşı gelmesi söz konusu edilemez ve şirketin CFO'suna yönelik soruşturma ve suçlamalar asılsızdır.
ABD Savcılığı, Kanada'dan İran'a yaptırımları deldiği gerekçesiyle Huawei'in CFO'su Meng'i gözaltına almasını talep etti. Huawei şirketi ise olayın hemen ardından açıklamalarda bulunarak, ticaret yaptığı tüm ülkelerin hukuk kurallarına saygı gösterdiğini, BM, ABD ile AB'nin ihraç kısıtlamaları ve ambargolarına daima uyduğunu ifade etti. Görülüyor ki, ABD aslında mesnetsiz bir gerekçeyle başka bir ülkenin şirketine bu şekilde muamele göstererek, sadece hegemonya ve güç siyasetini meşrulaştırmayı amaçlıyor.
Üstelik bağımsız bir ülke olarak Kanada'nın, ABD'den gelen hukuki bir talep hakkında önceden bilgi sahibi olmadığını da söyleyemeyiz. Kanada, "Gözaltı kararında siyasi bir müdahale yoktur, zira biz yargı sürecinin bağımsızlığına saygı duyuyoruz." diye açıklama yapabilir, fakat bu beyan ile Kanada'nın sözde yargı bağımsızlığı boş laf olmaktan öteye gidemedi.
İnternet kullanıcılarından ABD ve Kanada'ya büyük eleştiri
Çok sayıda yabancı internet kullanıcısı da "Kanada'nın ABD adına yasa uygulamasına" tepki gösterdi, hatta bir kullanıcı Kanada'ya "ABD'nin sadık köpeği" yakıştırmasını yaptı. Bir başka yorumda ise şu ifadeler kullanıldı: "Daha önce Kanada'nın liberal ve demokratik bir ülke olduğunu sanıyorduk, ama aslında sadece ABD'nin hizmetkârıymış." ABD Brookings Enstitüsü uzmanı Robert Kagan, Washington Post gazetesine yazdığı makalede, "ABD hilekâr ülke olma yolunda." ifadesini kullandı.
Kanada insan haklarını korumada çifte standart uyguluyor
İkinci olarak, Kanada'nın Meng olayında insan haklarını kayıtsızca ihlal etmesi, insan hakları alanında uyguladığı çift standardın bir göstergesi. Kanada, aynı zamanda küresel barış ve istikrara da zarar vermekte.
Bilindiği üzere Kanada; ABD, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın oluşturduğu "Beş Göz" adı verilen istihbarat birliğinin üyesi. Birliğin istihbarat ve veri çalarak birbiriyle paylaşma girişimi, halklar arasındaki güvensizliği şiddetlendirdi. Pek çok kişi, bilhassa Meng Wanzhou'nun tutuklanması vakasından temel insan haklarının nasıl insafsızca ihlal edilebileceği tehdidini gördü, ayrıca kaç kişinin daha tutuklanacak kişiler listesinde yer aldığı da bilinmiyor.
Hesaplar net: Çin'i ABD piyasasından dışlamak
Bununla birlikte Meng olayı, ABD ve Kanada'nın Çin'in teknoloji şirketine yönelik "isabetli" bir darbe niteliğinde. Kanada bu olayda "baltalayıcı" rolünü üstlendi.
Zira Kanada, ABD'nin İran'a tek taraflı olarak yaptırım uygulamasına karşı çıkıyordu ancak ABD'nin bu yaptırımı Huawei'ye darbe indirmek için bahane olarak kullanmasına yeşil ışık yaktı. Kanada'nın hesabı çok açık. Huawei, dünyanın en seçkin mobil haberleşme tedarikçisi konumunda ve özellikle şirketin 5G teknolojisi dünyada başı çekiyor. Tabii ki Kanada bunları görmek istemedi ve Huawei'nin küresel gelişmesini engellemeye çalışan "baltalayıcı tarafa" dönüştü .
The Wall Street Journal gazetesinde yer alan haberlere göre, Kanada istihbarat bürosundan bir yetkili, dış müdahale ve casusluk eylemlerini ülkesinin gelişmesinin önündeki en büyük tehdit olarak gördüklerini açıkladı ve Kanada hükümetinin Huawei'nin de dâhil olduğu internet tehditlerini yasaklamayı göz önünde bulundurduğunu itiraf etti. Kanada gibi bazı ülkeler, bir yandan "adil rekabet"i teşvik ediyor, diğer yandan da rakiplerine darbe indirip "adil rekabet" ortamını bozarak kendi üstünlüğünü korumaya çalışıyor.
Çin halkının gözünden düştü
Ayrıca Meng'in tutuklanması olayıyla Kanada'nın Çinliler arasındaki güzel imajı da suya düştü. Çin'de büyük küçük herkes, ikinci dünya savaşında Çin'e yardım eden Kanadalı Doktor Henry Norman Bethune'yi iyi bilir. Çin ve Kanada arasındaki diplomatik ilişkiler, Pierre Trudeau'nun başbakanlık görevi sırasında kuruldu. Pierre Trudeau, şimdiki Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun babasıdır. Justin Trudeau göreve geldikten sonra, Çin'de Trudeau rüzgârı esmeye devam etti. 2017 yılında iki ülke arasındaki karşılıklı turistik amaçlı ziyaret sayısı 1 milyon 500 bine ulaştı. Tüm bunlara rağmen, Kanada'nın Meng'i gözaltına alması, iki ülke arasındaki ilişkilere büyük gölge düşürdü.
Meng'in olayı, hem Çin halkının duygularını incitti, hem de küresel borsa ve döviz piyasalarında kaygılara ve dalgalanmaya yol açtı. Bundan sonra Kanada, bu çirkin ve kaba eyleminden siyasi çıkarları elde edemeyecek, aksine daha büyük tepkilerle karşı karşıya kalacaktır. Meng'in derhal serbest bırakılması, Huawei şirketiyle Çin hükümetinin rasyonel bir talebidir. Siyasi bir karar kavşağında bulunan Kanada hükümeti ve yargı mercilerinin adalet yolundan ayrılmadan ilerlememesini temenni ediyoruz.