Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi, dün İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Diplomasi Danışmanı Emmanuel Bonne ile telefon görüşmesi yaparak, Ukrayna sorununu ele aldı.
Wang Yi, Çin’in Ukrayna meselesi hakkında temel tutumunu şu beş noktadan açıkladı:
1- Çin bütün ülkelerin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi ve güvence sağlanması ve Birleşmiş Milletler Tüzüğü’nün amacı ilke ilkelerine somut adımlarla uyulmasında ısrar ediyor. Çin’in bu tutumu her zaman net olduğu gibi, Ukrayna sorununa da uygun olacaktır.
2- Çin ortak, kapsamlı, işbirlikçi ve sürdürülebilir güvenlik konseptinden yana durmaktadır.
3- Çin daima Ukrayna durumundaki gelişimi yakından izliyor ve mevcut durumu görmek istemiyor. Şu an en ivedi görev, ilgili tarafların durumun ciddileşmeye ve kontrol dışına çıkmaya devam etmesini engellemek için gerekli soğukkanlılığı koruması. Sivillerin can ve mal güvenliğinin etkili şekilde güvence altına alınması ve özellikle büyük çaplı insani krizin yaşanmasında kaçınılması.
4-Çin Ukrayna krizini barışçıl yolla çözecek bütün diplomatik çabaları destekleyerek teşvik ediyor. Çin, Rusya ve Ukrayna arasında bir an önce doğrudan diyalog yapılmasını olumlu karşılıyor. Çin aynı zamanda Avrupa ile Rusya arasında eşit diyalog yapılarak, dengeli, etkili ve sürdürülebilir bir Avrupa güvenlik mekanizmasının oluşturulmasını destekliyor.
5-Çin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Ukrayna sorunu üzerinde yapıcı rol oynaması, bölge barışı ve istikrarı ile bütün ülkelerin genel güvenliğine öncelik vermesi gerektiği görüşünde bulunuyor.
Wang Yi, Çin’in BMGK’e daimi üye ülke ve sorumlu bir büyük ülke olarak, daima uluslararası yükümlülükleri yerine getirdiğini ve dünya barışı ile istikrarını savunmada yapıcı rol oynadığını söyledi.
Çin’in barışçıl kalkınma yolunu izlemede ve insanlığın kader ortaklığını inşa etmede ısrar ettiğini vurgulayan Wang Yi, her türlü hegemonik kuvvetlere karşı çıkmaya ve gelişmekte olan ülkelerin, özellikle orta ve küçük ülkelerin meşru ile yasal hak ve çıkarlarını kararlılıkla savunmaya devam edeceklerini ifade etti.