Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye'nin Covid-19 ile mücadele sürecinde dünyanın "En Yüksek İnsani Gelişmişlik" kategorisinde" bulunan ülkeleri arasında yer aldığını bildirdi.
BM Kalkınma Programı'nın "Antropozen Çağda İnsan Güvenliğine Yönelik Yeni Tehditler" başlıklı raporu yayınlandı. "Antropozen" terimi, insanoğlunun sanayi devriminden sonra iklim ve çevre koşullarını tahakküm altına aldığı dönemi adlandırmak için kullanılıyor.
Rapor dayanışma çağrılarına ve kalkınma çabalarına yeniden odaklanmaya yol açan, kalkınmada yıllarca süren büyümeye rağmen insanlar arasında artan bir güvensizlik duygusu olduğunu ortaya koydu.
-BM: Türkiye Sağlıkta "En Yüksek İnsani Gelişmişlik" Kategorisinde
Rapor'da Türkiye'den ve dünyanın karşı karşıya kaldığı pandemiden de söz edildi. "Ülkeler arasında Covid aşılamasındaki eşitsizlikler çok açık" denilen raporda Türkiye'nin Covid-19 ile aşılamayla mücadele sürecinde dünyanın "En Yüksek İnsani Gelişmişlik" kategorisinde yer aldığı belirtildi.
-DÜNYADA 7 İNSANDAN 6'SI GÜVENSİZ HİSSEDİYOR
BM Kalkınma Programı'na göre dünya çapında 7 kişiden 6'sı güvensizlik duygusuyla boğuşuyor. Küresel kalkınmada ilerleme aynı zamanda daha büyük bir güvenlik duygusuna yol açmıyor.
Yeni veriler, dünyadaki genel kalkınma başarısına rağmen, en zengin ülkeler dahil hemen her ülkede insanların güvenlik duygusunun düşük olduğunu gösteriyor. En yüksek sağlık, zenginlik ve eğitim sonuçlarından bazılarından yararlanan toplumlar 10 yıl öncesine göre daha da fazla endişeli olduklarını bildirdiler.
BM Kalkınma Programı, kalkınma ve algılanan güvenlik arasındaki uçurumu gidermek için sınırlar arasında daha fazla dayanışma ve kalkınmaya yeni bir yaklaşım çağrısında bulundu.
UNDP Başkanı Achim Steiner raporla ilgili açıklamasında "Küresel zenginlik her zamankinden daha yüksek olmasına rağmen, insanların çoğu gelecek hakkında endişe duyuyor ve bu duygular büyük olasılıkla pandemi tarafından daha da kötü hale getirildi" dedi ve şöyle devam etti:
"Dizginsiz ekonomik büyüme arayışımızda, hem ülkeler içi hem de ülkeler arasında eşitsizlikler artıyor, biz de doğal dünyamızı yok etmeye devam ediyoruz. Muazzam stres altındaki toplumların belirtilerini tanımanın ve ilerlemenin gerçekte ne anlama geldiğini yeniden tanımlamanın zamanı geldi. Gezegenimizin herkes için yeni sürdürülebilir fırsatlarla korunması ve restorasyonu etrafında inşa edilmiş, amaca uygun yeni bir kalkınma modeline ihtiyacımız var."
-ÇEVRE ÖNLEMLERİ ALINSA BİLE 40 MİLYON KİŞİ ÖLEBİLİR
Raporda iklim değişikliğinin dünya çapında önde gelen ölüm nedeni olması ihtimaline dikkat çekildi. Karbon emisyonlarının yavaş şekilde azaltılmasıyla bile, yüzyılın sonundan önce sıcaklıklardaki değişiklikler nedeniyle yaklaşık 40 milyon insanın ölebileceği belirtildi.
Rapor, dijital teknolojiler, eşitsizlikler, çatışmalar ve sağlık sistemlerinin Covid-19 pandemisi gibi yeni zorluklarla başa çıkma yeteneği dahil, son yıllarda insanlık üzerinde daha belirgin hale gelen bir dizi tehdidi de inceledi.
2021'de, tarihteki en yüksek küresel GSYİH'ya ve COVID-19 aşılarının bazı ülkelerde daha kolay erişilebilir hale gelmesine rağmen, küresel yaşam beklentisi 2020'den sonra ikinci kez düştü. İnsan ömrü beklentisi COVID öncesi bir dünyaya kıyasla ortalama bir buçuk yıl azalmış durumda.
Rapor ayrıca ülkeler arasında sağlık sistemlerinde büyük ve büyüyen boşluklar bulunduğunu gösterdi. Raporun yeni Sağlık Hizmetleri Evrenselcilik Endeksi'ne göre, 1995 ile 2017 yılları arasında, düşük ve çok yüksek insani gelişmeye sahip ülkeler arasındaki sağlık hizmetleri performansındaki eşitsizlik daha da kötüleşti.
Rapora göre 1,2 milyar insan çatışmalardan etkilenen bölgelerde yaşıyor ve bunlardan 560 milyonu genellikle kırılgan olarak kabul edilmeyen ülkelerde bulunuyor. Bu da hangi ülkelerin çatışmaya karşı en savunmasız olduğu konusundaki geleneksel fikirlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor.