AB Zirvesi’nde yasa dışı göç konusunda varılan mutabakatın, hiç kimse için uzun vadeli bir çözüm olmadığı eleştirisi yapılıyor.
Brüksel zirvesinde sağlanan mutabakatı ve göç politikası konusunda koalisyon hükümetinde kriz yaşanan Almanya için önemi irdeleyen DW İngilizce, “AB göç anlaşmasına rağmen Merkel hala zor durumda” diyor ve “Merkel, kendini kurtarmak için mutakabatı kabul etti. Ancak hiç kimse için uzun vadeli bir çözüm değil” görüşünü dile getiriyor.
Bernd Riegert imzalı analizde “12 saatlik müzakerelerin ardından bitkin AB liderleri göç konusunda bir anlaşma sundu. Her şeyden çok siyasi yelpazedeki sağa doğru bir kayma. Popülisler üstün geldi” değerlendirmesi yapılıyor.
“STRATEJİ TÜRKİYE İLE YAPILAN ANLAŞMAYA BENZİYOR”
Göç sorununun, Kuzey Afrika’da tarama merkezleri kurularak Avrupa’nın sınırlarının dışına taşınması öngörüldüğünün belirtildiği analizde, “Strateji, Türkiye ile yapılan anlaşmaya benziyor” deniliyor. Ege'den geçişleri engellemeye yönelik anlaşmanın göçmenler için caydırı bir etkisi olduğu belirtiliyor.
Analizde Perşembe günü varılan mutabakatın “geçici” olduğu, AB’nin asıl sorunu olan göç konusunda üye devletler arasındaki dayanışma eksikliği meselesinin çözümlenmediği sadece ertelendiği savunuluyor.
Almanya Başbakanı Merkel’in ise zirvede Almanya’da yaşanan siyasi kriz konusunda pek bir şey elde edemediği, izolasyon yanlısı diğer AB liderlerinin çizgisine kaydığı savunulurken, “Uzun bir süre ilk defa Merkel, bir AB zirvesinde dizginler kontrolünde değildi” yorumu da yapılıyor.
KRİZDE "ATEŞKES" SAĞLANACAK MI?
Angela Merkel’in zirvede takındığı tavrın, göç konusunda sıkı kısıtlamaları isteyen küçük ortağı Hristiyan Sosyal Birliği ile bir “ateşkes” sağlamak için yeterli olup olmayacağının bilinmediği kaydediliyor.
Zirvenin Merkel’e pez az pratik çözümleri sağladığı görüşünün de dile getirildiği analizde, göçmenlerin AB’yi “istila edeceği” fikirlerinin sadece “popülist hükümetler ve onların sayısı artan yabancı düşmanı destekçilerinin kafalarında olduğu” vurgulanıyor.
Bu çerçevede, “Zirvede varılan anlaşmaya göre, Avrupa’ya yönelik göçmenlerin sayısı, 2015 yılına göre yüzde 95 azaldı. Mesele, geri kalan yüzde 5’nin Avrupa Birliği’ne girmesi nasıl önlenecek” ifadeleri kullanılıyor.