Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, “Biz Kudüs’ü taş ve toprak olarak görmek istemiyoruz. Biz içerisinde insanların olduğu, yaşamın olduğu bir Kudüs istiyoruz. Dolayısıyla oradaki insanları korumalıyız ve bunu da yapabilmek için onların yanında yer almalı, desteklemeli ve varlıklarını güçlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas “Artık bizler Filistinliler olarak ABD’yi bundan sonra çözüm süreci içerisinde arabulucu olarak kabul edemeyiz. Çünkü bugün itibari ile bir arabulucu için en basit ve en açık olan tarafsızlık şartını yitirmiştir ABD. Bundan dolayı da artık ABD’nin arabulucu olması mümkün değildir” dedi.
İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi İstanbul’da toplandı. Toplantı sonrası basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklamasında ilk olarak konuşan İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Yusuf el Useymin, ABD yönetiminin almış olduğu kararı kınadığını belirterek, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi ve elçiliğini de Kudüs’e taşıma kararına karşın sağlam bir duruş sergilemiş olduklarını ifade etti. El Useymin, “Aslında buna karşı yüzde yüz diyebileceğimiz bir karşı koyma söz konusu. Çünkü gerçek şu ki bu karar uluslararası anlaşmalara, uluslararası hukuka ve BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı bir karar” şeklinde konuştu.
“KUDÜS’ÜN KUTSİYETİNE HALEL GETİRECEK BİR DURUMA RIZA GÖSTERMEMİZ SÖZ KONUSU DEĞİL”
Çok sayıda Devlet Başkanı, Hükümet Başkanı ve Dışişleri Bakanı tarafından Kudüs’ün kırmızı çizgi olduğunun vurgulanmasının hem Müslümanlar açısından hem de Hristiyanlar açısından aynı değere sahip olduğunu ifade eden el Useymin, “Kudüs’ün kutsiyetine halel getirecek bir duruma rıza göstermemiz söz konusu değil” dedi. El Useymin “Öte yandan çok önemli bir çağrı var. O da bütün dünya ülkelerini bu karara bir tepki olarak Filistin devletini tanıma çağrısı var. Mahmud Abbas’ta çok net bir şeklide söyledi. Dedi ki: ‘Madem buna karşısınız, buyrun hadi gelin hep beraber Filistin devletini tanıyın’” dedi.
ABBAS: ABD’NİN KARARI ULUSLARARASI HUKUKA VE BAŞTA BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN KARARLARINA AYKIRI BİR KARARDI
El Useymin’nin konuşmasının ardından sözü Filistin Devlet Başkanı Abbas aldı. Abbas, ABD’nin büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararı alması ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması sonrası kendileri açısından ve Birleşmiş Milletler’in kararlarına aykırı olduğu için bu toplantıyı yaptıklarını ifade etti. ABD’nin kendi kendine aykırı davrandığını söyleyen Abbas, “Çünkü zaten ABD’nin kabul ettiği bazı kararlar var. Bu da Filistin meselesi çözülmeden hiçbir şekilde büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınmayacağı yönündeydi. Aslında alınan bu karar tüm uluslararası kuruluşların pozisyonuna, uluslararası hukuka ve başta BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarına aykırı bir karardı” ifadelerini kullandı.
“FİLİSTİNLİLER OLARAK ABD’Yİ BUNDAN SONRA ÇÖZÜM SÜRECİ İÇERİSİNDE ARABULUCU OLARAK KABUL EDEMEYİZ”
Dünyanın bütün bölgelerinde karara karşı tepki gösterildiğini ifade eden Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın konuşması şöyle devam etti:
“Dünyanın bir ucundan diğer ucuna kadar her yerde dünyada protestolar oluştu ve bütün toplum kesimleri buna karşı tepki verdiler ve bunu inkar ettiler. Özellikle de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 14 üyesi ABD dışında, bu karara tepki gösterdiler ve kabul etmediklerini belirtmiş oldular. İşte bu durumda bizim bir eyleme geçmemiz gerekiyordu. İslam dünyasının harekete geçmesi gerekiyordu. Sayın Cumhurbaşkanımızın hızlı bir şekilde gerçekleştirdiği bu zirve ve İslam ülkesinin liderlerini İstanbul’da toplanması ile birlikte bu hareketin ilk adımını gerçekleştirmiş olduk.
Çok önemli kararlar aldık ve bu kararları sizlerde dinleyeceksiniz. Bizler kendi açımızdan şunu net bir şekilde ifade ettik. Dedik ki ‘artık bizler Filistinliler olarak ABD’yi bundan sonra çözüm süreci içerisinde arabulucu olarak kabul edemeyiz' çünkü bugün itibari ile bir arabulucu için en basit ve en açık olan tarafsızlık şartını yitirmiştir ABD. Bundan dolayı da artık ABD’nin arabulucu olması mümkün değilidir.
“KUDÜS’Ü KORUMAK İSTİYORSAK ORAYA BOYKOT UYGULAYAMAYIZ”
Artık biz ne yapacağız? Güvenlik Konseyi’ne gideceğiz ve bu kararın iptali için başvuruda bulunacağız. Çünkü BM misakının 27. maddesinin 3. paragrafına göre burada tabii ki ABD’de taraf olduğu için bu soruna oylamada bulunamayacak ve aleyhte bir karar alınması için çalışacağız. Öte yandan bizler İsrail’in üyeliği konusunda Güvenlik Konseyi’ne gideceğiz. Çünkü İsrail Güvenlik Konseyi’nde gerekli şartları sahip olmadığı için üye olmaması gerekiyor. Tabii burada herkes söylediği, konuştuğu, tartıştığı İslam dünyası Kudüs’e ne sunabilir dedik. Kudüs’e karşı boykot asla kabul edilebilir bir şey değil. Eğer Kudüs’ü korumak istiyorsak oraya boykot uygulayamayız, halkına karşı boykot uygulayamayız.”
“BÜTÜN İSLAM ÜLKELERİNİN KUDÜS HALKININ YANINDA YER ALMASI GEREKİYOR”
İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi ile Kudüs’ün ziyaretinin farklı konular olduğunu dile getiren Abbas, “Kudüs’e gelip orada Filistinlileri ziyaret eden kişiler orada İsrail’e destek vermiyorlar, İsrail Devleti ile de münasebet halinde değiller. Defalarca söyledik, orada bir mahkumu cezaevindeki bir kişiyi ziyaret ediyorsunuz. Siz o kişiyi mahkum edeni değil, gardiyanı değil. Dolayısıyla burada bütün İslam ülkeleri somut projelerle, desteklerle Kudüs halkının yanında yer alması gerekiyor” dedi.
“BİZ İÇERİSİNDE İNSANLARIN OLDUĞU, YAŞAMIN OLDUĞU BİR KUDÜS İSTİYORUZ”
Kudüs’te yaşayan insanların yaşama ümidi beslemesi gerektiğini ifade eden Abbas, oradaki halkın İsrail’in istediği gibi ülkeyi terk etmek zorunda kalacağını söyledi. Abbas’ın konuşmasında şunları kaydetti:
“Biz Kudüs’ü taş ve toprak olarak görmek istemiyoruz. Biz içerisinde insanların olduğu, yaşamın olduğu bir Kudüs istiyoruz. Dolayısıyla orada ki insanları korumalıyız ve bunu da yapabilmek için onların yanında yer almalı, desteklemeli ve varlıklarını güçlendirmeliyiz. Bu bütün İslam dünyasının ve Hristiyan dünyasının da bir sorumluluğudur. Çünkü Filistin, hem İslami hem de Hristiyanlara ait bir yer. Çünkü Hristiyanların da orada kutsal mekanları var, Kıyamet Kilisesi var, Met Kilisesi var. Müslümanların kutsal mekanları olduğu gibi bütün dünyadaki Hristiyanlar içinde kabul edilen kutsal yerleri Kudüs’te yer almakta. Ben Papa Francis’e ve bütün din adamları ile Ruhani lidere bizim yanımızda yer aldıkları için teşekkür etmek istiyorum. Sizler nasıl bir Müslüman ve Hristiyan’ın beraber ibadet ettiğini ve dayanışma gösterdiğini izlediniz değil mi geçtiğimiz dönemde. Bu halkın bir arada olduğunu gösterdiler. Çünkü oralar hem bizim hem onların ve kendi adımıza onlar adına da orayı korumalıyız.”